Biri uzun zamandır, diğeri son haftalarda hakemden müşteki iki takımda, gözler Yunus Yıldırım'da olacaktı doğal olarak. Ancak ilk düdük, ilk tartışma, hatta hakeme ilk ihtiyaç 14. dakikada duyuldu. Buradan anlaşılan oynamak isteyen, topu bozmayan iki takım vardı sahada. 15 dakika G.Saray'ın rakip kaleye gitmişliği yok, Kayseri'nin ise iki tane atamamışlığı var. Ancak ilk 15'in tabelası 0-1 pozisyonsuz takımın lehine... Cihan'ın olduğu yer kevgire dönmüş. Gelen geçen rahatlıkla kaleyi bulabiliyor. Ancak Mondragon, "Eski yıla veda partisine" girişmiş ve rakibi o durduruyor. Sonra gelmeye niyeti olmayan G.Saray bir daha geliyor ve Necati'den sonra Ümit de vuruyor. Çerçeveye iki tane var ama pozisyon yok... Maç 0-2. Mondragon'u geçenler bile giremiyor kaleye. Var bir musibet, kısmetsizlik... İkinci yarıda Necati geçmiş rakip takımda stoper oynuyor. Hakkında yazacak bin tane iyi şey olan Kayserispor, sadece hatalarını yazabildiğim G.Saray karşısında 0-3 mağlup. Olacak şey değil... Ödünç parayla saadet bu olsa gerek... Son haftalarda hakem kırıklığını daha ilk taç atışında bile hakemle oynayarak gidermeye çalışan Kayserispor'un genç ortalamalı takımı kendini bozdu. Kaptan Bülent'in çok erken didişmeye başlaması Kayserispor'un mutlak pozisyonlardan boş dönmesini ve döndükçe de sinir katsayısının artmasını sağladı. Bir ara bir de gol attılar ama onu bile iki kere kaçırdıktan sonra. İmkansız gibi görünen bir deplasmandan ve emaneten uçak parasıyla gelinen bir felaketten rahat bir galibiyet çıkaran G.Saray Başkanı Sayın Canaydın, Kulüpler Birliği Başkanı olarak şöyle bir açıklama yapsın ister misiniz? "Kulüpler Birliği Başkanı olarak Kayserispor'un hakkı yenmiştir. Kınıyorum..." Bir o kaldı G.Saray'ın başına gelmedik. Bütçesini iyi kullanan doğru yönetim, doğru hoca ve doğru menajerle umulandan çok fazlasını yapan Kayserispor, devre arasında hazırlandığını duyduğum rötuşları yaparsa, ikinci yarıda ilk ikiyi bile zorlar. Çünkü karşılarına bir daha, "Bir Mondragon" çıkmayacaktır.