Boş insanı şeytan doldurur!
30 Mayıs 2012 01:00
Tam da "lig bitti, ben artık biraz maç yazayım" diye niyetlendim ki; bir milli maçı bile tamamlamayı beceremeyip, lige yükselme maçını bile karakola taşıdık. Kulağımız UEFA kadısından haber beklerken, gözümüz ülkede futbolun huzurlu ortamlarda oynanmadığına kör bakıyor.
Boşta kaldık.
Kalır kalmaz da majör takımların "hayali transfer ithalatı" dönemi ile çekişmenin ve "benim takımım daha pahalısını alıyor" şeklindeki dürtülerin hezeyanı ile savrulmaya başladık.
Yeni dönem yarışmamız "havaalanında kim daha fazla şamata yapacak, kim daha kalabalık olacak" düzeyindedir bu dönem.
Silahtan hiç anlamam ama boş insandan anlarım. Silahı ise dolduranın insan olduğunu ve nefsi ile iradesini, yani inancını koruyabiliyorsa ona silahı hiçbir varlığın doldurtamayacağını bilirim.
Boş insanı şeytan doldurur demem ondandır.
Düşünmeye zamanı olduğunda "çok fena halde düşünür" oluveririz biz...
Vazgeçemeyiz; hâlâ daha atışma..
Hâlâ daha hiçbir ders almadığı belli olan ve en büyük günahlardan "kibir" ile donatılmış insanların demeç sallamaları..
Alttan alta tehditleri..
Milli takım kampında 8 yıllık bir kariyer sahibi kalecimizin 30 yıllık gazeteciyi evden nasıl aldıracağını ilan etmesi..
"Otobüsle gelmesin geç kalabilir, o nedenle ben arabamı gönderip aldırırım demek istedim" şeklindeki "savunmaları" bir yıldır yaşamaktayız zaten.
Ve tabii ki bitirmeyi beceremediğimiz maçlar...
Avrupa'nın yaramaz çocuğuyduk..
Artık dünyanın kirli çocuğu olduk..
Bize "tinerci" gibi bakmalarının sebebi, dik durmaya çalıştığımız siyasi konjonktüre direnmemiz değil... Ekonomik olarak çöken Avrupa'nın karşısındaki güçlenmemiz de değil..
Bunlar olamayacağına göre niye bize onların sistemleri, hakemleri ve organizatörleri "tinerciymişiz" gibi bakıyor?
Niye "sokak çocukları" durumundan parklarda yatan "homeless" muamelesi görüyor durumuna geldik?
Sadece futbol yüzünden...
Futbolumuzdaki beceriksiz, paracı, sükut etmiş ahlakın çığırtkanları yüzünden...
Galiba çoktan ölmüş olan Türk Futbolu denilen mevtanın vasiyetini açma zamanımız geldi.
Korkum tek satırlık bir vasiyet çıkmasındadır:
"Her şeyimi zamana bırakıyorum."
3 Temmuzdan bu yana zamana bıraka bıraka geldiğimiz gibi...
Sonunda beni de mi "doldurdular" yoksa...
Haberci ile kaleci
"Tierry Henry, oğlu 5 yaşında öldüğü için 14 numara giyer. 1+4=5 diye vurgular acısını... Ayrıca gol attığında bileğini öpmesinin nedeni, oğlunun özel bir kokusunu yaptırıp her maç öncesi bileğine sıkmasıdır."
Bu bir hikayedir ve bir futbolcunun bunu dünyaya iletebilmesinin yolu, bir gazetecinin bunu yayınlamasından geçer.
Milli takımımızın kalecisi rafting yapıyorsa bu bir haberdir. Takım olarak oradadırlar üstelik...
Eşiyle bir tatil günü gezisi yapıyor olsa anlardım.
Bu haberi yayınlamak için orada koşuşturan yıllarını bu işe vermiş bir "emekçi-gazeteci" Vedat Danacı işini, kaleci ise eğlencesini yapmaktadır.
Dünyayı sadece takımının televizyonu ve dergisi ile, resmi açıklama yapılan kulüp sitesi ve taraftar sitelerinden ibaret sanan kaleci höykürmektedir benim meslekdaşımın üzerine...
Beni yayın için "evden aldıran" TGRT televizyonu, pazar akşamları canlı yayın öncesinde beni tehdit ediyor diye algılayabilir miyim?
Bana göre...
Bizde kaleci çoook...
Adam az...
İyi gazeteci ve foto muhabiri ise yok denecek kadar az!
İsviçre Almanya'ya 5 attı.
4 Türk vardı sahada... Eren Derdiyok ile Gökhan İnler 5 atanda, Mesut Özil ile İlkay Gündoğan 5 yiyende oynadılar ve maç bitebildi.
Türkiye liglerinde oynayan 8, Türk ailelerden 6 oyuncu var Avrupa finallerinde ve biz yokuz.
Hani Avrupa'da 5 ülkeden biriydik ve marka değerimizi korumamız gerekiyordu ya...
O nedenle...
S-ÖZ:
Hayatından silmek istediklerini gerçekten sil.
Çünkü onları geri dönüşüm kutusunda bekletirsen, sistemini yavaşlatır.
(Ümit AKTAN)
Bırakın artık şu "başkası ya da bir şeyler için ölürüm" laflarını... Önce kendiniz için yaşayın, sonra başkası için nasıl olsa ölürsünüz. Onlar sizi öldürene kadar uğraşacak çünkü!...