Bir insan birine kupayı verirken bu kadar mı sirke satar. Bu kadar mı polemiğe girer bir oyuncusuyla. Bu kadar mı birini kayırır da birini doğrar. Bu kadar mı birine 'lig için verilen ceza Süper Kupa'yı kapsamaz' der, sonra diğerine 'Süper Kupa için verilen ceza ligde çekilir' der... Bu kadar mı?..
Tarafsız da değil tarafsız olmak zorunda da... Öyle bir kaygısı da yok, çekincesi de...
Adil olmak hiç de ona göre değil...
Ceza verir söyleme de, eylemi boş geçer Süper Kupa finalindeki gibi...
İtiraz edilemeyecek diye belirlediği yere kendi koyduğu kuralı delerek kendi itiraz eder, sonra da havaalanında yumruklaşmaya varan kavga girişimlerine muhatap olur.
Bütün çıkışı, güç göstermesi hep bir tarafa doğrudur, diğer tarafa bakar da görmez...
Onun hasırının altı ne kadar da büyükmüş...
Demirören başkan... Fenerbahçe şampiyon!..
Fikstürden kurullarına, ceza verecek organlarından hukukçularına kadar peşkeş çeker kocaman Türkiye Futbol Federasyonunu...
Desteklediği takımın rakiplerinin önünde devasa bir güç gibi dikilir, içinden çıktığı camia bile olsa...
Sistemin emirlerini uygulamaktadır...
Sistem ise arkasında kaya gibi durduğu bir takım ne yaparsa yapsın mutlaka rakiplerine de bir bahane bulup ceza verebilmesini emretmektedir...
O da emirleri uygulamaktadır...
Bir teknik
adam profili
İtalya futbol takımlarından Pisa Calcio'ya transfer oldu. 1992'de İspanya'nın köklü kulüplerinden Sevilla'ya gitti. Burada yavaş yavaş ünlenen futbolcu, 1994'de İspanya'nın büyük kulüplerinden biri olan Atletico Madrid'e transfer oldu. Bu transfer onun kariyeri için çok önemliydi. 1997'de İtalya ve Avrupa'nın en önemli takımlarından biri olan İnter'e transfer oldu. Yıldızlar karması olan İnter'de muhteşem 2 sezon geçirdi. 1999'da ise Lazio'ya transferi gerçekleşti. Bu takımla harika ve muhteşem bir 4 sezon geçirdi. 2003'te, eski takımı Atletico Madrid'e geri döndü. İlk sezonunda 28 maç yaptı ama ikinci sezonunda 8 maç yaparak taraftarları hayal kırıklığına uğrattı. 2005 yazında ise ülkesinin takımlarından Racing Club'a transfer oldu. 2006 yazında futbolu bırakıp, teknik direktörlüğe başladı. Şu an Atletico Madrid'in teknik direktörü.
Kenarda yerinde duramaz, bir soyunma odası motivasyon ustasıdır, yolunda giden bir maçı kenardan alabora edip lehine çevirmekte üstüne yoktur...
CV'sinden büyük işler başarmaktadır Simeone...
POST-İT
Yorumcu...
Basketbol takımımızın başardığı işi kendi tuttuğu takıma göre yontmak, sevmiyorsa hocayı kendi tuttuğu takımın oyuncusunun kurtardığını sanmak ve iddia etmek, tam da bunu iddia edene yakışan bir harekettir...
S-ÖZ:
Bir çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük; onun her isteğini yerine getirip, sonunda onu hayalsiz bırakmaktır...
Bizim Basketbol Milli Takımımız çok değerli bir hizmet gerçekleştirmektedir. Halkımıza toplu halde 'anjiyo' yapıp efor testinden geçirmektedir...