Bir Mehmet Ekici dolandı dilimize ve koca ara transfer dönemini helak ettik. Bana göre herkes haksız. Her tarafı yanlışlarla dolu bir harekât yürütüldü ve sonunda kimse kazançlı çıkamadı. Bu kadar yanlışın bir doğruya ulaşması mümkün değildi zaten...
Sıralayalım yanlış bulunan noktaları...
Ekici familyası tercihini dillendirmekte ve işin içine babasını sokarak oluşturduğu hamlelerde hem aceleci davrandı, hem de tutarsız...
İdmansızlıktan ve maçsızlıktan bedeni durmuş bir oyuncudan söz ediyoruz...
Baba-Menajer olan Ekici, oyuncu-evlat olan Ekici için önce Trabzonspor’la görüşür. Gerekli onayı alır ve sonra Fenerbahçe camiasına döner yüzünü. Ama o arada etik olmayan davranış Hollandalı hocadan gelir ve oyuncu ile doğrudan görüşür...
Bu legal ve etik değildir...
İkna eder ve anlaşırlar…
Ancak kulüp menfaati Beşiktaş’a verilmesinden yanadır...
Tam bu sırada Almanya’da baba Beşiktaş yönetimi ile görüşür...
Bu da legal ve etik değildir...
Buradaki tek doğru nasıl ki Aatıf Trabzon’a gitmek istemediyse, Ekici’nin de Fenerbahçe’ye gitmek isteme hakkının olduğudur...
Ama işi menajer-baba bozmuş ve oğlunun 6 ayını yemek üzeredir...
Bu yazı yayınlandığında belki de işi bitirmiş olacaklar ama neresinden bakarsanız bakın, şu 25 gün heba edilmiş ve çokbilmişlerin atakları sonucunda değerli bir oyuncu ‘murdar’ edilmiştir...
BUNU HEP YAPIYORLAR
Bu davranış biçimi ve ‘etik-legal’ sınırları zorlama alışkanlığı onlarca yıldır derdimizdir aslında…
Tanju Fenerbahçe’ye nasıl götürüldü de Hasan Vezir Galatasaray’a nasıl getirildi diye başlar, Mehmet Topuz’a giydirilen formanın çıkarılıp diğer takımınkinin nasıl giydirildiği ile devam eder...
Galatasaray’ın Amrabat görüşmesi malumunuzdur...
Ozan Tufan’ın nasıl kanına girildiğini ve sonra kanının değiştirilip bir başka takıma nasıl imza attırıldığı da hafızalardaki yerini koruyor...
Cemil Turan’a kadar gitmeye gerek yok çünkü bugünün sabileri hatırlamaz o günleri...
Onlarca yıldır hiç değişmeyen bu iddialaşmadan ve çekişmeden son olarak Mehmet Ekici de nasibini aldı diyelim…
Yakışmadı… Ya da yakıştı!
Bana ‘malum statta küfür edildi’ diyen birinin malum salonda küfür ve ağır hakaret içeren ve içinde ‘koymak’ olan bir tezahüratı salonun ortasına kadar giderek yapması nasıl bir denge; ya da dengesizlik taşır bilemem...
Ama ‘ağlama’ ile biten ve rakibin orada değilken bir kutlamada söylenen sloganla, yanındaki yabancı sporcunun anlamını öğrendiğinde engel olmayı denediği tezahürat biçimi nasıl bir denge unsurudur, onu da bilemem...
Ama bildiğim; seyirci yasağını kaldırmayı denedikleri şu günlerde ‘hezeyanlar’ içindeki bir sporcunun; pardon ‘bir kalede duran adamın’ Türk sporuna bu katkısını kaleciliğinin kalitesi ile bağdaştıramıyorum...
POST-İT
Aziz Başkan konuştu…
Birçok konuda doğruları vardı konuşmasının ve bunları kendine göre de sınıfladı…
Ama bir tek şeyini beğenmedim…
Hep söylediği bir şeyi söyledi ve yine bir şeyler söylememiş oldu...
Hani şu ‘beni konuşturmasınlar, her şeyi söylerim...’ cümlesi var ya, en az 10 senedir duyuyoruz başkanın ağzından...
S-ÖZ: Yüzsüzdür insanoğlu kimse bilmez fendini…
Kime iyilik yaptıysan ondan koru kendini... Mehmet Akif Ersoy