Bu kayıp değil, bu ayıp

A -
A +

Galatasaray ilk şutunu atıp ilk kornerini kazandığında Manisaspor'dan iki korner yemişti. Yani iyi başlamamış, doğru dizilişi bulamamıştı. Elano kanat olup ileriyi üçlüye dönüştürünce, bir süre ortada sıkıntıdan başka şey üretilemedi. Ancak, bir gün öncenin oluşturduğu şartlar "kötü başlayıp yanlış dizilse" bile üç puanı Galatasaray'ın sofrasına bırakacak gibiydi. Çünkü Kewell'ın şapkadan çıkardığı kuşa benzer pasları, Elano'nun çizgiye hapsedilmiş görüntüsünü tolere edecek gibiydi. Elano, ne Keita gibi kanat, ne de Arda gibi hem kanat, hem orta oynayabilir. Onun hüneri aradan bulup birine golü attırmak. Bütün bunları çözecek olan şey tempo idi ve biraz da seyircinin baskısıyla tempo gelince başladı goller kaçmaya... Maç; beklediği sihirli hareketi, "Oz büyücüsü" Kewell'ın başlattığı, Nonda'ya "bana geri at" diye gösterdiği yerdeki yumuşacık plasesinden buldu ve düğüm çözüldü... İkinci yarının tek korkusu, "Galatasaray'ın sakarlığı" ve bu nedenle bu tür kritik viraj maçlarında, "ne yapıp edip bir gol yeme becerisi" şeklindeydi. Bunun için ikinci gol gerekiyordu, bu gol ciddi biçimde aranmıyordu ve takım baskı yiyordu bir de... Dik duran ve skoru taşıyabilen iki diri adam maçı tutmayı başardı uzun süre. Büyücü ile 4 ciğerli sağbek... İnatlaşma çıkanın yerine aynısını yapan birinin girmesiyle devam etti. Ayhan yerini Linderoth'a, Elano da "çizgi nöbetini" Keita'ya bıraktı. Hakan ise sol bek olmayan ama bek olan Uğur'a. Çıkanın bir model yenisi girdi oyuna. Aynısının tıpkısı. Tıpkı Eskişehirspor karşısında liderliği tepen Galatasaray'ın, oyunu tutamayıp bir kaza golü yediği Eskişehirspor maçının aynısı... Faul kararı yanlış ama o gol de yenir miydi?.. Eskişehir maçının aynısını yaşayıp, bir kez daha aynı duvara kafa atan Rijkaard'ı da kutlamak gerek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.