Burayı seviyorlar!.

Mücevher satan bir mağazaya girersiniz, ya tezgâhtar anlar paranızın olmadığını. Sizi aşağılar gibi davranır. Vücut diliyle "Senin paran yetmez bu taşlardan almaya" demektedir. Oysa, dükkan kapanınca mağazaya giren siz; son model arabanıza binersiniz tezgahtar ise minübüse biner Ümraniye'deki evine gider. İşte G.Saray ve rakipleri. Top bizde iken resmen 4-2-4... Top rakipte iken hemen 4-5-1, hatta 4-6-0... Bir ara gol atmaya çok kararlı olan Mustafa Sarp'ın ilk denemesi ofsayta yakalanınca, sinir katsayısı yükseldi. Ama G.Saray bu maç için iyi örgütlenmişti. Uzun zamandır ilk defa önde baskı uyguladılar. Arda'nın bireysel gösterilerini sundular. Zaman zaman yakın geçmişe çok yaklaştılar. Avrupa sözkonusu olunca, iştahı kabaran bir takım sundular ve birinin hatasını hep iki kişiyle kapattılar. Rakibin puana ihtiyacı sonsuzdu ama G.Saray Avrupa'nın nisanını, mayısını düşünüyor belli ki... Taze baba Rijkaard'ın gelişiyle de takımın özgüveni ve kenardaki otorite geri gelmişti. Son olarak şunu söyleyebilirim ki, seyirci muazzamdı ve hep maçın içinde kaldılar. Avrupa kupalarını tarihi rakipleri gibi farklı bir şekilde kabul eden G.Saray ilk defa ideale yaklaşan seyircisiyle gerçek bir mücadele sergiledi ve iyi oynamak bir yana ne gerekiyorsa onu oynayarak grubun zirvesini ele geçirdi.