Her ne kadar kuşa çevirdiyse de TRT açılış törenini, yine de havaya girdim. Ancak beni en çok etkileyen şey ev sahibinin milli marşını söyleme biçimiydi. Böyle bir konsantrasyon bu güne kadar gördüğüm bir şey değildi. Belli ki Brezilya bu kupayı kafasına koymuş...
Ev sahibi favori ama açılışlarda da hep bir sürpriz olur düşüncesine sığınarak zevk umduğum bir maç bekliyordum...
Buldum da..
Bu kupayla başlayacak yeni anlayış belli ki 'savunması iyi hücum eden, gol veya asist üreten' olacak. Ama bunun zirvesi ise 'hücumcuları savunma yapabilen' oyuncular olmalı. Ev sahibi bu metaforun birinci kısmını çok iyi yapıyor ama ikinci kısmında aksamalar vardı. Bunun karşılığı olarak beraberliği zor kurtardı ilk yarıda...
Hulk'un verimsizliği ve yerini yadırgaması da bunun nedenlerinden biriydi.
İkinci bölgede top kapmaca ve kontraya çıkma fikri biraz demode geldi bana ev sahibi ve şampiyon adayı karşısında da Hırvatistan'ın başka seçeneği yoktu...
İkinci yarıda daha baskılı ve biraz daha canlı oynayan Brezilya maçı kopardı ama anılarımı da tazeledi...
Hatırlarsanız; 2002'de bizi 2-1 yendikleri maçta ev sahibi ülkenin hakemi Güney Koreli bizim Hakan Ünsal'ı Rivaldo'ya kurban edip oyundan atmış, bir de penaltı uydurmuştu.
O penaltıyı da Rüştü az daha çıkarıyordu, tıpkı Pletikosa gibi... O maç, son maçı olup hemen kadrodan çıkarılmış ve evine gönderilmişti ama o elimizden zor kurtulan Brezilya kupayı kazanmıştı...
Yanii...
Bu iki takım bir daha oynayacak ve kupayı da Brezilya alacak...
Tabii ders almayıp tekerrür etmeyi sürdürürse tarih...