Antalyaspor'un maç başındaki oyun tercihi tamamen hatalıydı. Selçuk üzerine Zeki ile çok kararlı basıp, Melo'yu da rahatsız ederek Galatasaray'ı durduracağını düşünmek doğru bir seçim değildi. Bu kadar çok "hücum silahı" ile donatılmış bir takıma demode adam markajının yetersiz kalacağı baştan belliydi. Nitekim 1-0'ı bulanlar markaj altında olmayanlardı. Üstelik Galatasaray kendi standardının çok altında bir sükunet ve yavaş oynayarak, aklının Çarşamba gecesinde olduğunu apaçık gösteriyordu. Ancak bu "Çarşamba modeli" yavaşlığında rakibini tehlike bölgesine bolca kabul ettiğini de belirtelim. Buna rağmen etkisiz gelebilen rakibi karşısında; devre biterken Amrabat hesabı Mehmet Özdilek hocamızın önüne uzattı. Ardından sinirli ve gergin oyuncuları takımı bir de eksik bırakınca maç sanki orada bitiverdi... İkinci yarıda ise Burak Yılmaz'ın resitali vardı. Parıldadığı takıma karşı direkleri öpe öpe gollere devam etti. Gerisi ise Çarşamba gecesi için iyi bir ter atma idmanı oldu diyelim... Gecenin yıldızı ise kokarttan kurtulunca rahatlayan, avantaj ve pozisyonlara yakınlık ustalığı sergileyen Yunus Yıldırım olmuştur, biline...