Son günlerde tadına varmaya çalıştığımız küçük Atina gezintileri arasında olimpiyatın eşiğine geldik. Daha önce izlediğimiz olimpiyatlara göre çok daha ilginç gelişmeler var. Ancak 1992 Olimpiyatları'ndan beri değişmeyen gerçek olimpiyatların olimpik kentlerde değil, televizyon başında daha iyi izlendiğidir. 2004 Atina da bu gerçeğin zirvesine oturacak. Olimpiyata gittiğiniz zaman haberleri ve gelişmeleri en rahat bir basın merkezinden takip edebilirsiniz. Ya da en doğrusunu yapıp, hiç gitmeden evinizden... Atina'nın tüm duvarlarına yazılan bir yazı, anlamını ne kadar koruyor bunu size bırakıyorum. İşte o yazı: AYAKLARIN CEYLAN, GÖZLERİN KARTAL, GÜCÜN AYI GİBİ OLABİLİR... ASLAN GİBİ CESUR, KEDİ GİBİ ÇEVİK DE OLABİLİRSİN... HEP KAZANABİLİR, YENİLMEYEBİLİRSİN... AMA YÜREĞİN İYİ OLMAZSA, SPORCU OLAMAZSIN... EĞER YÜREĞİN İYİ ÇARPMIYORSA, OLİMPİK SPORCULUK SENİN HAKKIN DEĞİLDİR... Olimpiyat sporcusu, sadece atıcı-tutucu-koşucu değildir. Sade bir atlet asla olmamalıdır. Sporcudur, yarışmacıdır sporcudan öte... Ancak Atina Olimpiyatları'nda ortaya çıkan gerçek, başta vurguladığımızı daha da öne çekiyor. Az başkan bolluğu!.. Daum artık gerçek yüzünü saklayamıyor. F.Bahçe'nin yönetime yakın ve içinde yaşayan yazarlarından Alaattin Metin maskenin bir ucundan yapışıp çekmeye başladı. Asistan-tercüman Murat Kuş bile Daum'u tercüme ederken zorlanıyor. Hatta değiştiriyor bile. İstiklal Marşı'nı söyler gibi yapan adamın light tercümanı var. Daum, plastik yüzlü Jim Carrey'e döndü. Daum, gittirilmeye çalışılıyor, gitmek istemeden. Daha fazla parayla sözleşme uzattırıp, "Daha fazla parayla sözleşme uzattırdığımı söyleyenler var" gibi Aristo mantığına bile ters düşebiliyor. Lüksemburgo-Scolari; yani yeni bir latin ekolünün kokuları gelmeye başladı. F.Bahçe bu işleri böyle yapar. Önce kulübe yakın çevrelerde ortaya atlayanlar salsa dansı yaparlar, arkadan bir latin hoca gelir. Daum da böyle gelmişti, böyle gidecek belli ki. Kozmetik zafer 2004 Atina, şimdiye kadar yapılanların en metroseksüel olimpiyatı olacak. Kozmetiğe ayrılan alan ve yatırım, diğer bütün unsurların önünde yer almaktadır. Olimpiyat Komitesi Başkanı Angelopoulos geçtiğimiz perşembe günü 3 bin daire, itfaiye ve hastanesi olan Olimpiyat Köyü'nü açtı. Yüzde 95'i bitmiş olan tesislerin yüzde 5'i hâlâ açılışa yetiştirilmeye çalışılıyor. Ama gördüğüm bir gerçek var; Olimpiyat Köyü'nde ilk defa dört büyük dinin ibadethanesi en doğru şekilde ve gerçek din adamlarıyla sağlanmış. Ayrıca en görkemli bölümü, şimdiye kadar yapılmış en iyi ve en gelişmiş güzellik salonları ve estetik merkezleri oluşturuyor. Avrupa'nın en görkemli bakım merkezleri, Atina'nın Olimpiyat Köyü'nde 20-25 gün süreyle hizmet vermek üzere konuşlanmış. Duvarlarda ise madalya beklenenlerin değil, en güzel ve çekici sporcuların posterleri yer alıyor. Hiç bir iddiası olmayan Hollandalı bir yüzücü model olarak seçilmiş ve baş köşede oturuyor. Bir olimpiyatta ilk defa fitness merkezinden daha kapsamlı bir güzelleşme merkezi görüyorum. Olimpiyatlar artık sponsorların ve moda trendlerinin olimpiyatı olmaya başlamış. Markaların, bornozların, bağcıkların yani tüm aksesuarların yarıştığı bir yer haline dönmüş. Dolayısıyla tarihteki en metroseksüel olimpiyatın kozmetik zaferleri saniyenin yüzde birinin çoktan önüne geçmiş. Tarihteki taktik hataları Şimdi anlatacağım hikayeyi kim neresine isterse kullanabilir. İster spora mal edin, ister genel hayata. Öğretmen tarihteki taktik hatalarını sormuş. Çocuk da "Napolyon'un Rusya seferi" demiş. Hoca "Anlat bakalım" deyince "Efendim, Napolyon Rusya'nın içine girdi, Rusya çekildi, Napolyon geldi, Rusya çekildi, Napolyon geldi, Rusya çekildi ve muhteşem Rusya kışı bastırınca Napalyon telef oldu" demiş... "İkincisi ise Hitler'in Rusya seferi. Hitler Rusya'nın içine girdi, Rusya çekildi. Hitler geldi, Rusya çekildi, Hitler geldi, Rusya çekildi ve muhteşem Rusya kışı bastırınca Hitler telef oldu" demiş. Hoca "Üçüncüs?" deyince, çocuk cevabı yapıştırmış, "İsrail-Mısır savaşı efendim"... "O nasıl oluyor?" deyince hocası, "Anlatayım efendim" demiş. "İsrail Mısır'a girdi, Mısır çekildi, İsrail geldi, Mısır çekildi, İsrail geldi. Şimdi Mısır muhteşem Mısır kışını bekliyor efendim"... Sadettin Saran Bir kaç gün önce büyük gazetelerimizden birinde çok hoş ve direkt sorularla bezenmiş bir röportajını okudum. Kişisel dostluğum nedeniyle çok sevdiğim ve saydığım bir insandır. F.Bahçe gibi kocaman bir kulübe o kadar da yakıştırıyorum ki... Verdiği doğru cevaplar, doğru okunması halinde çok fazla şey içeren satır araları, kibar başkan yorumları ve gelecekle ilgili süküneti ve asla sönmeyen F.Bahçe ateşi, Sadettin Saran için ancak şunu düşünmemi sağlıyor... Bir gün mutlaka... Top şimdi daha küp Trabzon'un ön elemesi için iddialı şeyler yazmıştım, Milli Takım'ın Yunanistan serüvenini de içine katarak. Şimdi Trabzonspor'un yarın Riga'da oynayacağı maçı orada devireceğini sanıyorum. Bu maçın topu küp şeklinde olacak ve Avni Aker'e şölene gidecekler. Volkan ve Erdinç'in sakatılğı, kısıtlı kadrosu ve sorunlu kulübesine rağmen bu maçın ve turun topunun yuvarlak olmadığını iddia ediyorum.