Çok Güzel Hareketler Bunlar
26 Ağustos 2009 01:00
Bugün; son yıllarda "pahalı" kadro kurup bir türlü "iyi" olamayan takımların, gittikçe "ideal" futbola yaklaşmasının üzerinde duralım. Üstüne koyarak oyununu geliştiren Galatasaray ve Fenerbahçe dışında "üstüne koyması" en muhtemel Beşiktaş konusunda da bir şerh düşüyorum ve artık sıradan maçlarda beklenmedik puan kayıplarının "tam sürpriz" sayılacağı bir ligin kalitesine bırakıyorum kendimi...
Sahanın içinde kalmaya gayret edersek, oyun kalitesi yönünden şimdilik iki takımın, ama pek muhtemeldir ki eylül ortasında yani Şampiyonlar Ligi'nin startı verildiğinde onlara katılacak olan Beşiktaş'la birlikte üç takımın, Türk futbolunu çok öne atacağına inanmaya başladım.
Oyun olarak gelişiyorlar...
Bir de gollerin kalitesi ve onları yansıtan yayıncı kuruluşun yadsınamaz katkısı bir araya gelince bazı oyun bölümleri tadından yenmez olmaya başladı.
Dos Santos'un slalomu ile bulduğu golün dakikası, maçın bitiş düdüğünün hemen öncesidir. Bir oyuncunun böyle bir depar çıkarması ve bunun benim ligimden çıkması beni gururlandırıyor. Son vuruş güzelliği kadar, o vuruş sırasındaki "dipdiri" kalabilmek bana bunu söyletiyor.
Ya Elano'nun vuruşu?..
Topa tokat atan adamı ilk defa gördüm. Topa vurulur, hareketli topa vole atılır. Bunlar hep "Grand technique" denilen ve özellikle güreşte ekstra puan getiren hareketlerdir.
Bel hizasındaki dengesiz bir topa, kalçadan çıkan ve destek ayak ile yer temasını keserek dengelenen bir tokat nasıl atılır?.
Peki ya Gökhan Gönül?.
Enerjisi hayranlık uyandıracak düzeyde. Çocuk hem Önder, hem Ali Bilgin, zaman zaman Kazım ve Deivid, büyük ihtimalle de Mehmet Topuz...
Dünyanın en iyi hücuma çıkan sağ beki Daniel Alves'i bile gölgede bırakıyor bana göre. Üstelik kalecinin karşısında topun altına girdiği vuruş, ne Baros'ta var, Ne Ümit Karan'da, hatta ne de Güiza'da..
Ya Arda'nın maçın sonunda sol kanatta vites değiştirip rakibini "pole pozisyonda" bırakarak Baros'un bile kaçıramayacağı şekilde attırdığı gol!..
Emre Belözoğlu'nun Denizli'deki gol vuruşunu da göz ardı etmeyelim.
İyi oynamanın çok ötesinde hareketler bunlar...
İlk hafta Isaac'in Manisaspor adına attığı gol ile Trabzon'da Tazemeta'nın vuruş tekniği konusundaki uygulamalı dersini de ıskalamamalıyım.
Oyunu güzelleşenin golü de güzelleşir...
Yok böyle bir darb-ı mesel ama ben buraya koydum.
Uysa da uymasa da...
Komedi Dükkanı
Boş konuşmalardan bıktım...
Birçok hocaya göre hep yedikleri goller "basit hatalardan", ama attıkları "hafta içindeki çalışmalardan" gelmiş...
En son Mesut Bakkal söyledi bunu.
Attığınız her gol rakibin bir basit hatasından ve o basit hatayı üretmek için hafta içinde yaptığınız çalışmalardan olmuş olmuyor mu?
Ya da tersine yediğiniz goldeki "basit hataya" sizi zorlayan rakibin mahareti olamaz mı?..
Broos diyor ki; "15 gün boşluk var. Bize çok yarayacak. Yeni bir başlangıç yapacağız." Rakipleri diskoda sabahlayacak herhalde...
Uygun'dan bıktım. "Hata bende. Kimse suçlu aramasın. Toparlanıp eski Sivasspor'u izlettireceğiz." Bunu bir aydır her hafta dinliyorum...
Besim Turmuş da sıkıntı verdi. "Bireysel hatalardan her hafta gol yiyoruz."
Eeee...
Bir de "önümüzdeki haftalara bakıyoruz artık" sözünden bıktım.
Anında Görüntü
Mustafa Denizli hemen devreye girdi...
Hocanın dili keskindir.
"İçimizdeki İrlandalılar" önce, "şansımız yüzde elli bir" sonra...
Şimdi de "kılavuz-burun-koku" üçlemesi...
Kimse şunu düşünmüyor:
Şimdi formu ve kadrosuyla tavan yapmış bir Beşiktaş, sezona "doğru" girmiş sayılmazdı. Şampiyonlar Ligi başlangıcında idealleşecek kadro ve tırmanmış oyun düzeyi sezon planlaması için doğrudur. Ayrıca Nihat Kahveci bu kadar "erken" sorgu odalarına alınamaz. Adam, 4-6 hafta arası sürmesi gereken sezon başı hazırlık döneminin üçüncü haftasına giriyor ve henüz üçüncü hazırlık maçını oynadı.
Bu nedenleri göz ardı edenlere Mustafa Denizli'nin keskin dili "anında görüntü" vermiş ve hizaya getirmiştir Beşiktaşlı militarist eleştirmenleri...
Avrupa Yakası
Galatasaray ve Fenerbahçe'nin henüz zor rakiplerle oynamadığını iddia ederek, "üstüne koyarak gelişen" oyunu göz ardı etmek büyük haksızlıktır.
İkisi de bu ülkenin "Avrupa yakası"nı oluşturuyor ve yaklaşan milli serüven öncesinde milli takımın iki yakasını bir araya getiriyor.
Beşiktaşlı millilerin de katılmasıyla "güzelleşeceğiz."
Galatasaray defansının zenginliği, Topal'ın dönüşü, Gökhan Gönül'ün parmak ısırtan formu, Kazım'ın çıldırtan aykırılığı beni umutlandırıyor.
Bir de Nihat katkı yaparsa bu ekibin futbol seviyesine...
POST-İT
Evinde oynamak istemeyen takımlarımıza bir yenisi eklendi.
Diyarbakırspor...
Trabzonspor Avni Aker'de büyük sıkıntılar yaşıyor ve dışarı çıkınca rahatlıyordu, şimdi de Diyarbakırspor bunu yaşıyor.
Bir dönem Beşiktaş böyleydi. Bir ara Bursaspor bunu yaşadı.
Şimdi de Diyarbakırspor...
S-ÖZ
"Dünyanın en kısa kitabı, 'Alman mizahının yüzyılı' adlı antolojik bir araştırmadır..."
Bir Fransız mizahçı...
Ne olur; Galatasaray'ın mor forması için "morardı, morarttı, mosmor" dışında, içinde "paşa" esprisi olmayan bir Kasımpaşa, her şuta "füze" demeden başlık kullansak...