Bu maçı birkaç safhada yorumlamak gerekiyor.
Futbol kalitesi çok yüksek değil ama iki takımın da firma olmuş isimleri; sahanın içine dikkatle bakmamızı gerektiriyor.
İlk 35: F.Bahçe oyuna iyi başlıyor. Ve hatta G.Saray'a oranla çok doğru başlıyor. Takım halinde gidip geliyor ve daha büyük bir yüzde ile oynuyor.
G.Saray ise "kalede Volkan yok, bulduğunuz yerden vurun" prensibiyle saçma sapan şanslar deniyor. Ama Salzburg maçında olduğu gibi F.Bahçe'nin en iyisi yine kalecisi oluyor.
63'e kadar: G.Saray pozisyonlar buluyor. Gol şansları yakalıyor ve bir türlü Mert Günok'u geçemiyor. Bütün ikinci yarı boyunca F.Bahçe'nin, G.Saray ceza sahasına hiçbir ziyaretinin de olmadığını söyleyelim.
63'ten sonra: 10 kişi kalan F.Bahçe tek stoperle direnmeye çalışıyor. Bana göre Baroni oyunda kalıp, Emre çıksaydı ve hatta belki bir Salih Uçan hamlesiyle F.Bahçe topa sahip olma yüzdesine ortak olabilirdi.
Ve uzatmalar: Bir eksik oynayan F.Bahçe'ye üstünlüğünü kabul ettiren G.Saray, Mert Günok'un bile hiçbir şey yapamayacağı Drogba'nın ustalar işi kafa vuruşuyla geri düştü. Ne kadar ilginçtir ki; 10 kişi oynayan F.Bahçe, 105 ile 120 arasında kendini ve gücünü zorladı. Ve hatta çoğunlukla aştı. Beraberlik fırsatını buldu.
Ve perde kapanırken, en az G.Saray kadar alkış almayı başardı. Ama "en iyi" ödülünü G.Saray bir kez daha kaptı.