Demode kaldık...

Beşiktaş'ın planındaki en gizemli nokta, Bobo'nun geriye doğru alan boşaltması ve oraya Tello ile Fink'in boş koşular atmasıydı. Tabii ki Fink'in çağdaş futbolda olmayan bir "adam kovalamaca" nedeniyle battallaşması hesaplanmamıştı. Bu noktada uzun süre çağdaş normlardan uzak kaldık ve "kovalanması" gereken takım, uzun süre "kovalayan" takım olarak oynadı. Başta iyiydik. Topsuz oyun da vardı, şut denemesi de. Hele araya atılanlar. Bir tek gol bekleniyordu. Beklenen golün iyi ve etkili oyunu oynanıyordu çünkü. Kontrollü gibi görünen Beşiktaş, bir anda ve henüz 11. dakikada harika bir şans yakaladı. Bir kaleci, bir top ve bir de boşalmış kale. Sahanın ayağına en hakim adamı Tello olayı bitiremedi. En iyi kontracıyla başa çıkıp, bir de onun bile kovalayamayacağı şekilde hücuma destek veren Üzülmez'in olduğu kanatta ise müthiş düellolar vardı. Üzülmez, soldan gidip geliyor ve sahanın en riskli yerinde Ekrem'den savunma desteği alamıyor ama Ekrem'e sıkı bir hücum desteği veriyordu. Buraya kadar işler iyiydi ama ne zamanki Klasnic Üzülmez'den kaçtı sola. Kaş ise hücumda bir top kaybı yaptı ve ileride kaldı. İşte orada boş alanı bulan Klasnic yapacağını yaptı. Kopardı bizi. Artık 2 gol atsak bile bize yaramıyordu sonuç, çünkü genel averajımız iyi değildi. CSKA ilk dakikada belli ettiği planını aynen uyguladı ve amacına ulaştı. Yavaşlatmak, Beşiktaş'ı gol atamayacağına ve maçı alamayacağına ikna etmek, o arada "bulursam iyi olur, ama böyle giderse son dilimde mutlaka bulurum" yolundan maçı alıp gitmeyi planlamışlar bir haftadır Antalya'da. Fink'in demode ve katı adam markajı ile Dzagoev'in üstünde oynadığını da görünce almış adam Fink'i taşımış Beşiktaş defansının ortasına ve boşaltmış Klasnic'i. Bunu hocası mı uyardı, yoksa kendi mi buldu bilemem ama böyle çöktü organizasyon. Bu yoldan geldi gol ve bitti Beşiktaş... Sonlara doğru daha çağdaş bir baskı kurduk ve bir de gol bulduk ama kalkmış bir trene biletimiz varmış gibi giden vagonların peşinden baka baka döndü bizim ligimize Beşiktaş...