Digitürk oldu, Cicitürk

A -
A +

İnsanlar Teleon'dan bu yana kahvelerde ekran karşısına Digilmiş yıllardır maç seyrediyordu. Mal sahibi kanal da ligin televizyonunu kurmuş, işin Show tarafında da Maraton'u ister istemez yediriyordu bize. Bir yanda Digi Digi maç yayınlanıyor, öbür tarafta pazar gecesinin maçını ve gollerini görmek için ekran karşısında Digilip duruyorduk. Bir ara ödeme güçlüğü çektiler. Sonra parayı şimdiki doların yarısına Türk parası ediverdiler. Sonra onu da ödeyemez oluverdiler. Mevcut hükümet de öyle kuru gürültüye pabuç bırakmadığından abanın altından sopayı gösteriverdi. Digiciler biraz kıllanıp kafa tutar gibi oldular ama Cem Uzan örneği bile yelkenlerini suya indirmeye yetti. Yakınlarda yeni ihaleyi yapıverdiler. Yamuk yorumlardan Digile Digile top haline gelmiş, ekrana kilitli bir vaziyette uyuşturulmuş zaten az miktardaki loplarımızdan bazılarını feda etmeye başlamışken yeni ihaleyi yapıverdiler. Birden bire işin içinde TRT'yi görünce yarım aklım da uçtu. Bir ara Digi olan sporsever Türkler'in birden bire Cici sporsever Türkler'e dönüştürülmeye çalışıldığını hissettim. Acaba Digiciler TRT'ye yaslanarak hükümete ve devlete şirin gözükmek mi istediler? Yoksa TRT işin içine girip bir otokontrol mü getirmek istedi? Bu soruların arasında buluverdim ki, yeni yapılanma olsa olsa Cicitürk olur. Birileri de boş zarf verdi. Bunun da bir anlamı olmalıydı. Öyle ya, niyeti yoksa hiç zarf vermezdi. Zarf verdiğine göre birşeye niyeti vardı. Ama boş zarf verdiğine göre almaya niyeti yoktu. Bu denklem kalan son lopumun da enlem ve boylamını bir birine denk düşüremedi ve ben beynimi yemeye başladım. TRT'yle ortaklık almış başını giden edepsizliğin disiplini mi olacaktı yoksa gri yayıncılıktan kurtulmak isteyen TRT, pastadan bir parmak tırtıklamak mı istiyordu? 48 saat sonra bir maç vermek ya da maçların birini vermek hangi anlama gelebilirdi? Yoksa Karamehmet Grubu iktidara yüzünü dönmek için TRT'yle Digitürk flörtünü TRT'yle Cicitürk nikahına mı dönüştürüyordu? Öyle ya devlet kanalı Cici olmazsa nikaha yanaşmazdı!.. Karamehmet Grubu sadece Digitürk değildir. Lig TV de değildir. Orada Yapı Kredi Bankası vardır.. Turkcell vardır.. Akşam Gazetesi vardır.. Show TV vardır.. Daha da başka şeyler vardır.. Acaba bunları sağlama almak için mi bize Cici görünmeye çalışan bir yayıncı kuruluşuna dönmektedirler? Eğer aslına rücu etmezlerse bir küçük estetik müdahale TRT'nin maddi gücü ve manevi desteğinde hükümete yaslanarak yapılacak yeni Maraton'lar da bir hayli komik olacaktır... Hint fakiri!.. G.Saray çivilerin üstüne oturmuş, kendini alkışlatmaya çalışıyor. Kıpırdasa bir yerine çivi batıyor. Sarı-kırmızılıların yeni talip olduğu oyuncuyu duymuş ya da okumuşsunuzdur. Fas doğumlu, Norveç vatandaşı, Monaco'nun oyuncusu, Hasan El Fakiri.. Ya zaten G.Saray başka kimi alabilirdi ki.. Adamların elleri fakir, yönetim Hint fakiri, alacakları oyuncu da ne idüğü belirsiz bir fakir. Forvete bir gariban, 10 numaraya bir tinerci, kaleye Doğuş, kaptan Serdar Ortaç, hoca olarak Mustafa Sandal, kondisyoner Mustafa Keser, kulübeye de bir kaç alkolik bar kavgacısı.. İşte Olimpiyat Stadı'nı dolduracak yeni G.Saray.. Ulusoy'u Güneş çarptı!.. Federasyon kaos nedeniyle sağa sola yalpalarken, rotu balansı darmadağan olmuştu. Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay pek öne çıkmamasına rağmen ağırlığını koydu ve sabırla yürüttüğü operasyonu gerçekleştirdi diye düşünüyorum. Federasyona bir rot balans ayarı çekti ve sıfır kilometre Levent Bıçakçı'yı öne sürdü. Desteksiz kalan Haluk Ulusoy da yoldan çıkarılmış oldu. Aslında Mehmet Atalay çok uzun bir süredir bir hafta içinde değişen Haluk Ulusoy'un Şenol Güneş'i gönderiş biçimine üzülmüştü. Federasyondan da nem kapmıştı. Nem ıslaklığa dönüştü ve Haluk Ulusoy birden bire kendini ortada buluverdi. Herkes F.Bahçe'nin ve Aziz Yıldırım'ın sonunda Ulusoy'u göndermeyi başardığını düşünecek. Oysa Şenol Güneş'in asla kabul edilemeyen gönderiliş biçimi uzaktan nokta hedefe atış olarak Haluk Ulusoy'u alnından vurmuştur. Bu özerkliğe zarar verir mi bilmiyorum ama Bülent Yavuz olmadan daha sakin ve adaletli bir lig yaşayacağımızı hissediyorum. En azından devletin gücü özerkliği zedelememeye çalışarak konuya el koymuştur. Yorumsuz!.. Rusya Birinci Ligi'nde bulunan toplam 18 takımın antrenörüne "Ligde anlaşmalı maçlar yapılıyor mu?" diye sorulmuş ve bu soruya 18 teknik direktör de "Evet" cevabını vermişti. Anketin ikinci sorusu şuydu: "Sizin kulübünüz bu tür maçlar oynadı mı?". 18 hocanın tümü de aynı cevabı verdi: "Hayır". 10 numara!.. 10 numara bir mevkii mi işaret eder? Yoksa yeteneklerin bir ölçüsü müdür? 10 numara sahadaki en değerli numara mıdır? 11 numara ondan daha büyük değil midir? 10 numara denilen adamın karakteri, kimliği ve kişiliği de 10 numara olmalı mıdır? 10 numara herkesten çok koşmalı mıdır? Diğer 9 adet numaradan daha fazla numara mı yapmalıdır? Nedir bu 10 numara?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.