Bu maçın taaa ilk maçtan gelen bir hikâyesi vardı. Çıkışa geçmiş olan ve hoca değiştiren bir takımla, çıkışının durup durmadığını anlayabileceğimiz bir maçtı üstüne... Zirvenin makasları ile zırvanın ligine heyecan katılmaya çalışılıyor ama yazdığımız lig; olmuş bir "gazı kaçmış kola..." Maçın ilk dakikaları Galatasaray'ın bir "senkronizasyon" problemi olduğunu gösterdi. Takım olarak düşünemiyor ve hareket edemiyorlardı. Gaziantepspor ise daha başarılı bir şekilde gidip gelen bir takım görüntüsündeydi. En yakın gol ihtimali ise ilk yarım saatin sonunda ev sahibi takıma geldi. İki dakika geçmeden bu kez Selçuk üst direği kırdı! Sonra maç maça benzedi ve her iki kale de bombardımana tutuldu. Hakan Balta inanılmazı iki kere başardı ve "kendi öz asistini" kendi çabasıyla kurtardı! Aslında 5 golle filan bitebilecek ilk 45, 0-0 bitti ama "böyle 0-0'a da can kurban" dedirtti... İkinci yarıyı kaptırılan bir topun ardından yerleşme ve kademe hatası ile ev sahibi lehine açtık. Bu kronik bir problemidir artık Galatasaray'ın. Necati'nin golle dönüşü ise kronik bir "savunma göbeğinde kademe hatası" problemidir Gaziantepspor'un. Beraberlikten sonrasını daha iyi oynayan ve maçı hak etmeye çalışan taraf Galatasaray oldu. Engin-Elmander ortak yapımı bir gol daha üretti ve kondisyon farkı da açıkça görülmeye başlandı öne geçtikten sonra. Bu takımın aksayan yönü elbette var... Ama oynama isteği de fazlasıyla var... Üstelik rakibi oynatmamaya çalışmadan oynamak isteğini de takdir edelim. Ayrıca; Dani, Elmander ve Engin'in Türkiye Ligi'nin üstünde bir seviyeye çıkmaları, bana bu maçın kalitesini gösteriyor. Beni doyuran en az 50 tane futbol dakikası bulduğum için ben tatmin oldum... ÇÖZÜM BULUNDU Geriye düştüğü bir maçı, aynı rakip karşısında "on bire on bir" oynayınca nasıl da koparabildiğini kanıtlarken, Necati'nin golle dönüşü, kısa vadede ön taraftaki soruna en isabetli çözümün bulunduğunu gösterdi.