Bu işlere ayırdığımız dönemin en ciddisini oynadık. Rakip, "malını alıp semt pazarına çıkan kabzımal gibi" biliyor ki vitrinde. İyi oynayan ve kendini gösteren "orta karar" bir Türk takımına 3-5 yüzbin dolara transfer yapacak. Üstelik Türkiye'ye yenilmemek, bizim İngiltere'yi yenmemiz gibi bir şey. O nedenle maçı çarpan çok faktör var. Topu ısırarak oynayan bir rakip karşısında bana göre başarılı bir deneme yaptık. Maçın dörtte biri geri kaldığında, faullerin oranı dokuza bir. Bu faktörlere sertliği de ekleyin. İlk yarıda oldukça zorlandık. Ceza alanına kolay geldik ama "orta hücumcular" dikine oynayamayınca, oluverdiler "orta oyuncular." Adamlar vurdurmadı da... Eeee... Golü nassı atcaz... Bizim problemimiz ne defansta, ne de ofansta. Ortada oyuncu eksiltemeden rakip ceza alanına gelmeyi denemenin bolluğunda. Mesela Fahri'nin defansa yaptığı katkıyı, ben Uğur'un ofansa yaptığını göremedim. Bu da Yıldıray ve Emre'nin bu bölgede, hele seyircisiz dış saha sıkıntılarında, mutlaka görev alması gerektiğini gösteriyor. Zaten ikinci yarıda Gökdeniz ve iki yönlü oynayabilen Hüseyin, bu sıkıntıyı çözdü ve top daha çok bizde kaldı. Skor beni pek ilgilendirmiyor... Bize bir şeyler göstersin diye bu maçları oynamıyor muyuz? Sıkıntı var mı ve nerede sorularına cevap bulmak için oynamadık mı? Peki bulmadık mı? Evet diyenler çoğunlukta ise demek ki doğru yoldayız.