Döndük dolaştık Bill Shankly'e geldik...
24 Haziran 2014 01:00
Honduras ile El Salvador maç yapmış, daha bitmeden iki ülke savaşa girmiş, 'goldü, değildi' kavgasından 4 yıl savaşmışlar, uyuşturucu trafiği bahane edilerek 70 binden fazla insan ölmüş, sonra bir araya gelebilip tekrar Dünya Kupası maçı oynayabilmişler...
Ünlü futbol adamının sözcüğünü hepiniz bilirsiniz...Hani şu futbol tarifini... Der ki: 'Kim demiş ki futbol bir savaştır... Çok daha fazlasıdır!'
Buna basketbolu da ekledik artık.
Aslında söz konusu olan Fenerbahçe ile Galatasaray olduğunda, iki takımın oyuncuları çıkıp kendi sahalarında birer leğenin içinde formaları yıkayıp sahanın ortasına kurulan direklere assalar; inanın, 'bizimki daha önce kurudu' veya 'onların mandalı daha büyüktü' diyerek kavga çıkar...
Kafalar kırılır, gözler çıkarılır...
Bakınız...
Bu ülkede sağcı ile solcu bir araya gelebildi...
Bu ülkede başı açık ile başı kapalı yan yana çalışıp iş üretebiliyor...
Bu ülkede Sünni ve Alevi bile ülke menfaati söz konusu olduğunda bir araya gelebilir...
Ama Fenerbahçe ile Galatasaray yöneticisi ve dolayısıyla taraftarı asla bir araya gelemez...
GE-LE-MEZ...
Kimin haklı, kimin haksız olduğunu çoktan geçtim, bir arada bir çay içme imkanlarını yitirmiş kocaman adamların dürttüğü tribün silahşorları için sadece bu iki rengi yan yana görmeleri yeterlidir...
Dur diyemiyoruz bu işe...
Olay yeni sezonda 'can kaybı' durumuna gittiğinde ortada ne Mahmut Uslu'nun pantolonu kalacaktır ne Recep Ankaralı ne Turgay Demirel ne de Sedat Doğan...
POST-İT
Dünya Kupası'nda
neler oluyor öyle...
Burnu biraz havaya kalkanın burnunu kırıyorlar, tek adama yüklenenlerin nerede lastik patlatacağı merak konusu, goller yağmur gibi...
Tarihe tanık oluyoruz...
Tuchel'e dair...
Kendi çapımda adı geçen son hoca adayını araştırdım.
İlk bulgularımı paylaşıyorum...
Sektörde ikinci yarı sihirbazı ve bankocular tarafından 'bahis katili' olarak bilinir.
Efsane serisi sürerken ve 3-0 geriden gelip Wolfsburg'u bombalaması, son 20 dakikada 2 gol atarak Kaiserslautern'i gömmesi, ikinci yarıda 2 gol atıp Werder Bremen'i çökertip hüngür hüngür ağlatması, sonlarda oyuna sürdüğü genç Holtby'nin golleriyle de Köln'ü devirip 5'te 5 ile sezona başlaması unutulmuyor. Mainz'in mevcut kadrosu ile yaptıkları incelenince taktik dehası ve ekonomik bir ekip ile devasa başarılar alması en önemli özelliği olarak göze çarpıyor.
Bir disiplin tutkunudur...
Değişken bir 4-4-2 oynatır...
En önemlisi psikoloji ve pedagoji eğitimi almış bir Alman'dır.
Basına çok sert cevaplar verebilir, hatta üstüne gelindiğinde soruyu soranın üstüne yürüdüğü bile olmuştur...
Kan uyuşur mu; ona da Galatasaraylılar karar versin artık...
S-ÖZ: Wendell Philips
'Doğruluk sonsuzluğun güneşidir... Nasıl olsa doğar...'
Bana göre hâlâ daha en güzel gol Van Persie'nin uçarak kafayla yaptığı plase... O gol tam bir 'beyin-kas koordinasyonu' dersi gibi duruyor...
Ünlü futbol adamının sözcüğünü hepiniz bilirsiniz...Hani şu futbol tarifini... Der ki: 'Kim demiş ki futbol bir savaştır... Çok daha fazlasıdır!'
Buna basketbolu da ekledik artık.
Aslında söz konusu olan Fenerbahçe ile Galatasaray olduğunda, iki takımın oyuncuları çıkıp kendi sahalarında birer leğenin içinde formaları yıkayıp sahanın ortasına kurulan direklere assalar; inanın, 'bizimki daha önce kurudu' veya 'onların mandalı daha büyüktü' diyerek kavga çıkar...
Kafalar kırılır, gözler çıkarılır...
Bakınız...
Bu ülkede sağcı ile solcu bir araya gelebildi...
Bu ülkede başı açık ile başı kapalı yan yana çalışıp iş üretebiliyor...
Bu ülkede Sünni ve Alevi bile ülke menfaati söz konusu olduğunda bir araya gelebilir...
Ama Fenerbahçe ile Galatasaray yöneticisi ve dolayısıyla taraftarı asla bir araya gelemez...
GE-LE-MEZ...
Kimin haklı, kimin haksız olduğunu çoktan geçtim, bir arada bir çay içme imkanlarını yitirmiş kocaman adamların dürttüğü tribün silahşorları için sadece bu iki rengi yan yana görmeleri yeterlidir...
Dur diyemiyoruz bu işe...
Olay yeni sezonda 'can kaybı' durumuna gittiğinde ortada ne Mahmut Uslu'nun pantolonu kalacaktır ne Recep Ankaralı ne Turgay Demirel ne de Sedat Doğan...
POST-İT
Dünya Kupası'nda
neler oluyor öyle...
Burnu biraz havaya kalkanın burnunu kırıyorlar, tek adama yüklenenlerin nerede lastik patlatacağı merak konusu, goller yağmur gibi...
Tarihe tanık oluyoruz...
Tuchel'e dair...
Kendi çapımda adı geçen son hoca adayını araştırdım.
İlk bulgularımı paylaşıyorum...
Sektörde ikinci yarı sihirbazı ve bankocular tarafından 'bahis katili' olarak bilinir.
Efsane serisi sürerken ve 3-0 geriden gelip Wolfsburg'u bombalaması, son 20 dakikada 2 gol atarak Kaiserslautern'i gömmesi, ikinci yarıda 2 gol atıp Werder Bremen'i çökertip hüngür hüngür ağlatması, sonlarda oyuna sürdüğü genç Holtby'nin golleriyle de Köln'ü devirip 5'te 5 ile sezona başlaması unutulmuyor. Mainz'in mevcut kadrosu ile yaptıkları incelenince taktik dehası ve ekonomik bir ekip ile devasa başarılar alması en önemli özelliği olarak göze çarpıyor.
Bir disiplin tutkunudur...
Değişken bir 4-4-2 oynatır...
En önemlisi psikoloji ve pedagoji eğitimi almış bir Alman'dır.
Basına çok sert cevaplar verebilir, hatta üstüne gelindiğinde soruyu soranın üstüne yürüdüğü bile olmuştur...
Kan uyuşur mu; ona da Galatasaraylılar karar versin artık...
S-ÖZ: Wendell Philips
'Doğruluk sonsuzluğun güneşidir... Nasıl olsa doğar...'
Bana göre hâlâ daha en güzel gol Van Persie'nin uçarak kafayla yaptığı plase... O gol tam bir 'beyin-kas koordinasyonu' dersi gibi duruyor...