"Dop daatadan döndü!.."
13 Ocak 2009 01:00
Benim Kastamonu ile tanışmam 70'li yılların ortalarına rastlar. TRT kurumunun pazar maç yayını için merkez stüdyoda moderatör olduğum bir gün bir nedenle Kastamonu bağlantısı yaptık. Eski futbolculardan birisi Kastamonuspor'un nasıl bastırdığını birkaç cümleyle açıkladıktan sonra direkten dönen bir topu vurgulamak için şöyle bir cümle kurdu. Yerel diyalekti esirgemeden tüm içtenliğiyle ağzından başlıktaki cümle çıktı. O günden bu yana da Kastamonuspor için bir "şehir efsanesi doğdu ve öylece sürdü gitti..
Yıl biterken gerçekleşen son Haydi Maça programında inanılmaz bir dram yaşamıştık. Gurubunu, en çok gol atıp en az gol yiyen Kastamonuspor lider bitirmişti. Genel Averaja göre şampiyon olan Kastamonuspor'un genç kadrosu sahada seviniyordu. Ancak son dakikada bir başka sahada gelen bir gol üç takımı eşit puanda bırakıvermişti. O zaman devreye giren "üçlü averaj" gudubeti Kastamonuspor'u birincilikten üçüncülüğe indiriverdi ve sahadaki sevinç kursağında kaldı bu güzelim kentin.
Doğrudan çıkamadılar ve klasmana kaldılar...
Bunun üzerine yeni yılın ilk günlerinde Kastamonu'ya gitmek şart olmuştu Haydi Maça için.
Dop yine daatadan dönmüştü...
"Baş dille tartılır" bir yöre sözüdür.
Yörenin güçlü yerel gazetesi yazı işleri müdürü ve Haydi Maça'nın oradaki ayağı olan Erkan Yılmaz organize etti ve Belediye Başkanı Turhan Topçuoğlu anlattı. Çok sevimli ve işini bilen bir başkanları var. Sonra Vali Mustafa Kara ağırladı beni. Sakin ve bilge bir insan.
Tüm liglerin en dramatik tablosu fazla sarsmamış onları. Münire Külliyesinin içindeki Münire Sultan sofrasının ünlü Banduma ve Tirit lezzeti geleceğe taşıdıkları umudu tatlandırıyor.
"Darlanın daşlısı kızın gardaşlısı" diyorlar yani...
Gençlerbirliği'nin alt yapısından beslenen gencecik bir takımları var ve tarihleri boyunca bir ilki başarmanın peşine inançla takılmışlar.
"Babası ölen ağa oldum sanır, anası ölen hanım oldum sanır, lider olan şampiyon oldum sanır" diye tekerliyorlar durumlarını. "Şampiyon olup üçüncü olmak" ne menem bir şey ise...
Ünlü Nasrullah Camii'ni gezip, avlusuna konacak bronz Mehmet Akif heykelinin demo'sunu Sayın Vali ile birlikte seçmek şerefine de ulaştım.
80.300 nüfuslu ilin sadece İstanbul'da 1 milyonun çok üzerinde mensubu olduğunu öğrendim. Mehmet Akif'in İstiklal Marşı'nın metnini ilk seslendirdiği mekanı gezdim. Fatih Sultan Mehmet'in öz dayısının yaptırdığı 600 yıllık binayı gezdim.
Etkilendim...
Sonra Ilgaz Dağında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının TAGEM tesislerinde İrfan Hasanoğlu tarafından bir güzel ağırlandık.
1847'de Osmanlı'nın Ankara'yı da içine alan ve Hendek ilçesine kadar uzanan bölgenin eyalet oluşu ile Kastamonu'nun nasıl bir payitaht olduğunu öğrenince iyice şaşırdım.
"Bu lige bir Kastamonuspor gerekiyor" dedim kendi kendime...
Kendi kendime demeyi bıraktım şimdi siz okurlara diyorum...
"Bu lige bir Kastamonuspor çok yakışır..." Çünkü artık oralarda "dop daatadan dönmüyor..."
>> Yusuf... Yusuf...
Bu, korkunun simge sloganıdır...
Karşı çıkanların sözlerini, Beşiktaş'ın nokta transferinden ürktüğünü, en büyük sorununu çözdüğünü fark etmelerine yoruyorum.
Zaman, geleceğe yatırımın düşünüleceği zaman değildir.
Geleceği, bu yıl gelecek bir şampiyonluğun ardından düşünecektir Beşiktaş camiası.
Kapanan takımları İnönü'de açacak bir anahtar transfer edildi.
Yürüyen Revivo ve Rapaiç'le nelere ulaştığını biliyorum Mustafa Denizli'nin.
Şimdi bunu Yusuf ile yapacak.
Yusuf'un mevcudiyeti ve yapacağı işler, eğer "homojenite" sağlanırsa Delgado ve Tello ikilisini de patlatacaktır.
Boş alanlara bırakacakları ile Holosko'yu, iki çalımdan sonra araya atacakları ile Bobo ve Nobre'yi de patlatacaktır.
Boş arazide adam eksiltemeyen Beşiktaş en büyük eksiğini "telefon kulübesinde üç kişi geçebilen" bir usta ayak alarak gidermiştir.
Bundan böyle "Yusuf" diyenler, bir ellerini yumruk yapıp baş parmağı üste getirecek şekilde öne uzatacak, avucu hafifçe gevşetip sıkarak yeni transferin adını iki kere tekrarlayacaktır!..
>> Alaattin müzikali
Müthiş bir proje duydum...
Alaattin müzikali ve şimdi de Peter Pan geliyormuş...
Dünyayı gezeceklermiş...
Esas olan, bütün ekibin, oyuncu ve teknik kadro dahil, sadece yönetmen hariç, 5 ile 14 yaş arasında yetenekli gençlerden oluşması...
Işık ve ses düzenini kullananlar dahil...
Ne muhteşem değil mi?..
Son dönemde duyduğum en güzel iş...
>> Haydi Maça başlıyor
Son bir ayda Urfa, Karabük, Kastamonu, Kayseri ve Eskişehir'e Haydi Maça ziyaretleri yaptım.
Yapımcım İrfan Söyler bir aydır Belçika, Hollanda ve Almanya'da ciddi anketler düzenletti.
Hepsinde "birinci" çıkıyoruz.
Demek ki sözümüz ve emeğimiz stüdyo köşelerinde kalmıyor, tam tersine yüreklere ulaşıyormuş.
Bu Pazar yine 13.30'da karşınızda olmak için hazırlıklarımızı tamamladık.
Büyüklerin esiri olmayan, Anadolu'nun haberini birinci ağızdan yansıtan "Futbol Şov Programı" Haydi Maça Kanal A'da başlıyor...
>> S-ÖZ
"Cahilin dostluğundan, alimin düşmanlığı yeğdir..."
İç Anadolu deyişi
>> POST-İT
Barselona oynuyor...
Güntekin Onay anlatıyor...
Messi döktürüyor...
Son dönemin en güzel "yorum cümlesi" Onay'-dan geliyor ve ben bayılıyorum buna.
"Messi'nin oynadığı maçlarda haksız rekabet oluyor..."
>> Fenerbahçe'nin Tokat'a götürdüğü sıcaklığı, dostluğu, sevecenliği ve ciddiyeti alkışlıyorum. Fenerbahçe'nin birilerinin değil, halkın takımı olduğunu bir kez daha vurguluyorum...