Dünya bir nohut kadar küçüktür

A -
A +
İnsanoğlu hayatı boyunca ve ortalama olarak...
* 130 bin kilometre yol yürüyor.
* 90 milyon kelime konuşuyor.
* 18 yıl ayakta duruyor.
* 2 yüzme havuzu dolduracak kadar tükürük salgılıyor.
* 25 bin beygir gücü enerji harcıyor.
* 300 ton ağırlık kaldırıyor.
* 105 gün suda kalıyor.
* 26 yıl uyuyor.
* Ortalama 2 yıl telefonla konuşarak geçiyor.
Geriye ne kalıyor biliyor musunuz?
6 gün gelecek maçı ve 6 gün de geçmiş maçı konuştuğumuz bir hafta kalıyor.
Geçmiş maç ile önümüzdeki maçı konuştuğumuz ve uğruna kırıp dökmekten bir türlü vazgeçemediğimiz o 6 gün ise; sadece bir düdüğün içindeki bir nohut tanesine bağlı...
İnsanımızın dünyası bir nohut tanesi kadar küçük çünkü...
Hakemlik tarzı çok kötüdür o nohutlu aleti boynuna asan hakemin. Üstüne; öyle bir koşusu var ki sahadaki sinirli genç adamın, üstelik hâlâ daha hak ettiği penaltıyı alamamanın üzüntüsü üzerindeyken; kırmızı kartı görecek hale getiriyor deli fişek Egemen'i...
Yorum hatası diyebileceğimiz bir sarı kart, birdenbire bir kırmızıya dönüşüyor.
'Kırmızı görecek hale' getiriyor Egemen'i...
Oysa o 20 metreyi yürüyerek ve son 5 metresinde kartını eline yavaşça ve sakin bir biçimde alsa, bütün bunlar olmayacaktı.
Bir de penaltıyı çalsa...
Çalabilse...
DESTURSUZ SÖYLEMLER...
Her şeye rağmen, bütün bu olanlar bir tek şeyi mazur göstermezdi...
Soyunma odasına üstelik rakip statta inmek, koridor baskısı oluşturmak ve 'Biz ortalığı germiyoruz ama Galatasaray'ı orada yeneceğiz, istatistiklere bakın' diyerek germek...
'Bana cevap verin de polemik başlasın' demek bu.
Oysa orada oluşan hakem faciası ve mağduriyetle ilgisi olmayan tek taraf, yarıştığınız rakibinizdi...
Kendinizi geriyorsunuz...
Zaten niye gergindiniz ki o gün orada...
3-0 kazansanız o verilmeyen penaltıya gülüp geçecektiniz; tıpkı 3-0 kazanan Galatasaray'ın verilmeyen penaltısına ve rakip kalecinin kırmızı kartına gülüp geçtiği gibi...
Buna 'duruma göre vaziyet almak' deniyor...
Sapına kadar haklıyken haksız duruma düşmek üzere olduğunuzu algılamak zamanı çoktan geçiyor; ona göre...

Karadeniz 'hoca boşaltmaya' başladı. Umduğunu bulamamanın bedelini hocalarına kesen camialar, yeni hocalar peşine düştüler.
Rizespor düşmemek için, Trabzonspor'da yarışabilmek için operasyon yaptılar.
Şimdi yine telefonlar, aracılar, güçlü insanlardan ricalar ara sezonu başlar...

S-ÖZ: 
'Aslan ya da ceylan olmanın bir önemi yoktur. Yeter ki güneş doğmadan koşmaya başlayın...' Bir Afrika atasözü 

Üç forvetini birden kaybeden, sinir katsayısı farkın 10'dan 7'ye düşmesi ile birdenbire yükselen bir camia biraz da kendi içinde bir sorgulamaya gitmeli...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.