Başkanı Erzurum'da icazet peşinde ve ne Erzurum ne de kış oyunları umurunda. Hocası arkadan gelen gölgesine dönüp "bırak peşimi" diyecek kadar kendiyle kavgalı. İbra meselesi gündemin orta yerinde duruyor. Taraftar sevsin mi dövsün mü; bilemiyor. Oyuncu grubu ayakta kalmaya çalışıyor ve Rumen turşuları kurulmuş Florya'nın orta yerine de, ağlayanı bile yok artık garibim Galatasaray'ın. Aslantepe de Kartaltepe olursa hiç şaşırmam bu basiretsizlik karmaşasında... Sondan başlayalım. "Ölü soyucular" şimdiden "Kartaltepe" hayalleri kurmaya başladı bile. Tarihinde hiç görülmemiş şeyler oluyor Galatasaray'da. Demem; puan sayısı, hiç olmadığı kadar mağlubiyet rekoru filan değil, benim demem; Galatasaray'ın camia olarak içine düştüğü, ya da düşürüldüğü "hücre hapsi" kadar onulmaz bir sıkıntı. Hataları yeni hatalarla örtmek için gösterilen inanılmaz bir beceri! Saha içinde de, saha dışında da birbirini sürükleyen zincirleme hatalar ve artık ayyuka çıkan bir soytarılık silsilesi. Demem transfer yanlışları da değil... Yarı yolda gönderilen hocalar hiç değil. Alıverilen günü kurtarma hoca aceleciliğindeki hoca transferi ve onun getirdiği Romanya orijinli sıradan adamlar da değil... Anlık reflekslerin hepsinde hata yapılması da değil... Demem şu... Galatasaray gibi bir tarihi dokunun içine düştüğü "karakter zafiyeti..." Karakter diyorum... Galatasaray en önemli şeyini yitiriyor diyorum... Karakterini kaybediyor diyorum... Yenilebilir, hakem hatasından gol yiyebilir, yanlış adamlar yan yana dizilmiş olabilir, ama karakterini kaybedemez... Galatasaray küme düşebilir ama Cemal Nalga olayı tersine gelir Galatasaraylının. Kaptanına "ulan" dedirtmez mesela... Önüne gelen her hakemin tüm hatalarını aleyhine yapmaktan çekinmeyeceği bir camia olmamalıdır Galatasaray. Herkes onu yenebilir ama onunla dalga geçemez. Saygı duyar. ...Dı! Artık saygı da duymuyor rakipleri ona... Sistem ve hakemler hiç duymuyor artık... Gölgesiyle kavga edenler... Hagi, muhteşem bir kariyeri asla bir hoca olarak sürdüremedi. Hagi'den hoca olmayacağını bile bile Galatasaray'ı bu hale düşürdüler. Hoca tepeden tırnağa "negatif" donanmış bir adam. Yürürken, arkasına dönüp "niye peşimden geliyorsun" diye gölgesiyle bile kavgalı. Başkanı hakeza... Futbol işleri müdürü diğer Adnan Bey'in onlardan kalır yeri yok. Kaptanı pubis'ten muzdarip, etkinliklerden zaman bulabildiğinde! Sevgisiz kalmıştı Florya, şimdilerde üvey, yetim, öksüz; ne derseniz deyin, sürünüyor artık Florya. Ali Sami Yen gitti elden, şimdi neredeyse yeni evinizden de atacaklar sizi. Koca Galatasaray'ı sokakta yatan "Homeless" durumuna düşüreceksiniz neredeyse. Demem o işte. Hazmedilemeyen gerçekler puan cetvelinin çok dışında, demek istiyorum. Hazmedilemeyen gerçek "kankalık" anlayışında yatmaktadır. Galatasaray'ı huzurdan uzak düşürüp "huzurevi" kapılarına bırakacaksınız gibi... Kaybedilen ağırlık değil, karakter oluyor işte bu nedenle... S-ÖZ "Altını mihenk taşında, insanı iş başında tartarlar..." Erzurum dünyaya pazarlanıyor Anadolu'nun çatısı... Yeni adı bu oldu Erzurum'un. Açılışı yerinde izledim. Bu tür şeylerin "illüzyon" olduğunu bile bile çok etkilendim. Herkes üzerine düşenden çok fazlasını yapmış orada. Tesisler Erzurum'u dünyaya pazarlayacak, St. Moritz, İnnsbruck, Garmisch Partenkirchen çizgisine getirmişler bizim dadaşlar diyarını... 2 kişi attığında sıradan sayılacak 4 adımı, 300 kişiye aynı anda attırınca ne kadar müthiş bir "illüzyon" olduğunu 80 ülkeye gösterdi Mustafa Erdoğan. Çok emek var Erzurum'da. Kendini aşmış çok bürokrat var orada ve harika gönüllüler ter döküyor. Dünya bir "Erzurum" kazandı... Arena tribünlerinden bir pankart. (Belli ki liseliler hazırlamış sayın Başkan'a...) "Kimseden fayda ummam, dilenmem kol kanat Kendi boşluk ve gök kubbemde uçar giderim Eğilmek, esaret zincirinden ağırdır boynuma Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir şairim" Tevfik Fikret Galatasaray'ın kaybettiği budur işte ama o şair, şu anki yönetim için, sadece okulda bir salona ismini vermiş bir şairdir. Oysa bizim için "ötesidir..." POST-İT Fenerbahçe son maçında müthiş bir futbol oynadı. Şimdi bütün mesele şundan ibaret: Bu oyunu niye bazı maçlarda oynuyor. Hatta bazı maçların bazı bölümlerinde oynuyor da, bu oyunu genele yayamıyor. Bir maçın tamamını veya bir sezonun yarıdan fazlasını "iyi ve doğru" oynadığını neden göremiyoruz? Futbol cehaletimiz, Aykut Kocaman'ı 7 gün içinde yerin dibine de soktu, sırtına alıp evine de götürdü. Biz futbolla eğlenmiyoruz, futbola esir düşüyoruz.