Biriktirdiğim bilgilerin düşünceyi ütülediğini bildiğim için kışlıklarımı bir güzel katladım. Bilgisi az fikri çok olanlardan olmak istemediğim için, beyin konusuna Anthony Robbins'in bir tanımını aldım önüme. Şöyle diyor: "Beyin, tanımlanmış bir hedefe sahip olduğunda; amacına ulaşıncaya kadar yoğunlaşmakta, yönlenmekte, tekrar yoğunlaşmakta ve tekrar yönlenmektedir. Tanımlanmış bir hedefi yoksa beynin enerjisi boşa harcanmaktadır. Bu durum dünyanın en muhteşem testeresiyle ormanda ne yapacağını bilmeden dolaşan bir insana çevirir ademoğlunu." Şimdi bu sözü alın, kendi göbeğini kendi kesmiş olan F.Bahçe için gelin de kullanmayın. Ben, mesela; F.Bahçe gibi bir Türk takımım olduğu için gurur duymak istiyorum. Ama izin vermiyorlar. Onlar, G.Saray'ın başardıklarıyla gurur duymayı bırakın, rakiplerinin net başarılarını aşağıladıkları için, her şeye rağmen F.Bahçe gibi bir takımım olması nedeniyle gurur duymak istiyorum ve duyamıyorum. Ben F.Bahçe Başkanı'ndan korkmuyorum. En fazla beni işsiz bırakır, gider doğru bildiğimi duvara yazarım. Onun "sistem tanımaz makyavelist" tavrı nedeniyle sadece Türkiye ile sınırlı kalmış "buruşuk düşüncelerini" gurur kaynağı edinemiyorum. Üç kez şampiyon olan bir Türk takımını anlatmak istiyorum bizi bilmezlere. "G.Saray'ı hep yenebiliyor"dan başka bir değer, hele insani bir değer hiç bulamıyorum. Başkan, F.Bahçe'nin sadece Fenerlinin takımı olmasını istiyor. Bu nedenle takımını kendi içine kapatıyor. Adeta mürit üretiyor. Ondan sonra da kendi kendini yemeye başlıyor. O zaman da Max Arnold'un şu sözüne tosluyorum: "Fazla zırh ve çok az beyin... İşte dinozorların neslinin tükenmesinin nedeni." Lyon takımıyla 5. şampiyonluğu nedeniyle rakip takımların hocaları ve seyircileri de gurur duyuyor. Hiç tanımadıkları ve kimsenin adını bile bilmediği Lyon Başkanı, Jean Michel Ause'ye herkes saygı duyuyor ve seviyor. Çünkü o herkese saygı duyuyor. Burada geliyorum tekrar başlığa ve önüme Bertrand Russel'in ünlü bir sözü çıkıyor... "Kişilerin bilgileri ile duyguları ters orantılıdır. Ne denli az bilirlerse, o denli ateşli savunurlar." Tıpkı alçak gönüllülüğünü kendine yakıştıramayan "F.Bahçelilik kibiri" gibi. Unutmasınlar ki; "bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir..." Tam burada ütülerken düşüncelerimden bir bölümü yakıyorum. Orada da İmam Gazali'nin bilge sözü önümü aydınlatıyor. "Bilgide bu dereceye nasıl ulaştın?" diye sormuşlar İmam Gazali'ye. O da, "Bilmediklerimi çekinmeden sormakla" demiş ve ne kadar da örtüşmüş Shakespare ile... "Cehalet, Allah'ın laneti olduğuna göre; bilgi, neden göklere ulaşabileceğimiz kanatlar olmasın." Buradaki hesap açıktır ve bizi getirir Konfiçyüs'un mantık ve matematiğine: "Bende bir yumurta var. Sende de bir yumurta var. Eğer sen bana bir yumurta verirsen ve ben sana bir yumurta verirsem, yine sende bir yumurta, bende de bir yumurta olur. Oysa; sende bir bilgi var, bende de bir bilgi var. Ben sana bir bilgi verirsem ve sen de bana bir bilgi verirsen, sende de bende de iki bilgi olur." Bütün bunların ışığında kapalı devre yaşayan F.Bahçe için uluslar arası arenada artık bir şeyler sunmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Aklıma bir şey gelmiyor. Haaa... "Hindiye meraklıdırlar"dan başka!.. Dünya ahiret kardeşimsin Necati, sana yalvarıyorum. Ne olur hayatında bir kez topa vurmadan önce vurur gibi yap. Bir kez kalecinin üstünden kaldırmayı dene. Bırak adam aramayı, hangisini vurup öldürsem diye. Sen aynı dakikada bomboş durumda Jevriç'in üstüne vururken, Semih çok zor durumda Jefferson'un üstünden kaldırıyor. Onu bırak, yanında oynayan İliç'in kalecinin üstünden kaldırdığı topu seyret o bile yeter eksik eğitimin için. G.Saray'ı senin atamadıkların ikinci yaptı. F.Bahçe ise atabildikleriyle birinci. Ne olur kuvvetli vurunca iki tane yazarlar sanma. Önemli olan topun çizgiyi geçmesidir ve nasıl geçerse geçsin hiç önemli değildir. Gençler "back"lesin G.Saray'ın hocası Gerets, ömrü boyunca en üst düzeyde "back" oynamış bir isimdir. Sağ tarafı ezbere bilir. Buna rağmen en zor maçta takımın geleceğini "back" yapar. Geleceği geçmişe döndürür de ne diyebilirsiniz buna? En zorunda bunu yaparken, en kolayında "kaşarlardan back" yapar. Dua etsin ki, G.Saray'da çalışıyor. Yoksa hazırdı, "Gerets go back" pankartı. Başkanın adamları Şu pankart... Dört Tuzlalı, Cihan-Selim-Mustafa Kamil-A.E nezarete alındılar ve şöyle bir ifade verdiler. "Valla pankart arkadan geldi. Ne yazdığını bilmiyorduk. Okumadık da. Biz sadece tuttuk." Dördünün yaş ortalaması 30'un üzerinde. Okuması yazması olmayan dört aydın (!) F.Bahçe taraftarı. Ya şu hindi. Garibim kuş, genetik müdahalelerle "aseksüel" hale getirilmiş olan şu tombul hayvan yani. Nam-ı diğer TURKEY. Türk kompleksi olan Avrupalı'ya göre ülkemin sembolü!.. Zavallı edilgen hayvan. O gün statta sadece o garip hayvanda mevcuttu "düşünce" yeteneği... Gerisi düşüncesizdi. İzmir'in çarşısı Beşiktaş dünyada tektir. Seyircisi olmadan daha iyi oynayabilen tek takım oldu dünyada. İster misiniz İzmir'de seyircisi doldursun stadı ve İnönü'ye döndürsün ve eli ayağı bağlansın yarın Beşiktaş'ın. "Kemeraltı Çarşı Grubu" örgütlenmiş de maça gitmek için... Bu arada Baki Mercimek'i almışlar. Hayırlı olur inşallah. Umarım bu kez Baki Mercimek'i alırken, evdeki bulgurdan olmazlar. Mustafa Göksu Bu isme dikkatinizi çekerim. Marmara FM'de birlikte maç anlattığım bu arkadaş, aynı zamanda eğlence ve şov programları da yapıyor. Üstelik bilgisayarda ses ve görüntü montajında cambaz. Aleme yeni bir isim geliyor. Benden söylemesi. Onu alan radyosuna veya televizyonuna beş kişi almış demektir. Ancak üzerinde çalışmalarım henüz bitmedi, bitmeden de hiçbir yere vermem. Yıldırımlar'dan Yıldırım beğen Yıldırımlar'dan Demir gibi olanı Aziz olanına karşı net bir duruş sergiledi. Hani, F.Bahçe kütüğüne kayıtlı medyamız G.Saray ve Beşiktaşlı konuşunca "ortalığı germeyin" der ama F.Bahçeli konuşunca "haklarını korudu" derler ya, Demirören net bir duruş sergiledi. Hiç kıvırmadı. Doğru bildiğini söyledi ve bana göre F.Bahçe'ye büyük iyilik yaptı. TEST-İ Hindi nedir? A) Akbaba'nın medenisi B) Yırtıcıların insaflısı C) Kuşun okumuşu D) Tuncay'ın kankası Doğru seçeneği bulun ve kazanın. POST-İT Bir futbolcu bir maçta 7 gol kaçırabilir. Bir takımın forveti 7 kere pozisyona girip atamayabilir. Ama bir forvet hattı aynı golü 7 kere kaçırırsa, bunun adı ancak bir "temel fıkrası" olur. Trabzon 2-0 yapacağı golü, 12 saniye içinde 7 kere kaçırmış tek takımdır. (Ümit Aktan) S-ÖZ Kelebek kozayı asla hatırlayamaz. (Ümit Aktan) ----------------------------------------------------------------------- Bilim, bilgi ve gelişme tercümelerle değil, inceleme ve araştırma ile sahip olunursa başarı getirir. (Mustafa Kemal Atatürk)