Düşünerek olmuyor

A -
A +

G.Saray'ı eleştirmek çok kolaylaştı artık. Çok forvet gibi görünen oyuncu seçimi ceza alanı içine giden her topta Nonda'yı üç rakibinin arasında yalnız bıraktı. Golü iyi arıyorlardı ama böyle bir yanlışla bulmaları çok zordu. Rakibin gücü oranında daha doğru şeyler yaptığını G.Saray Teknik Direktörü'nün daha önce görmesi gerekirdi. Çünkü takımında tempo yoktu. Pres hiç yoktu. Bir nedenle de akılları maçta değildi diye düşünüyorum. Sabri'nin dağlara - taşlara ortalarını da bunlara eklersek, G.Saray'ın ilk yarı için beraberliği iyidir bile diyebiliriz. Hasan Şaş'ın bir hafta arayla ikinci asisti Kewell tarafından gol yapıldıktan sonra G.Saray inanılmaz bir aymazlık içine girdi. Golün geldiği köşe vuruşunda o vuruşa neden olan pozisyonu ben hiç unutmayacağım. Nasıl unuturum ki? G.Saray yarı alanında hiçbir Denizlisporlu yok, rakip hiçbir hücum girişiminde bile değil ve G.Saray korner veriyor. İşte aymazlık dediğim buydu. İkinci yarıda 45 dakika düşünen takım gitti, yerine koşan takım geldi. G.Saray son 3-4 maçında hep oyuna kötü başlayan, gücü-kuvveti ve tecrübesiyle son yarım saatte maç kurtaran bir takım oldu. G.Saraylıların bundan mutluluk duymaları mümkün değil. Rakibin 10 kişi kalması işi kolaylaştırmış olabilir. Ama ikinci yarının tempolu G.Saray'ı maçı yine de kurtarırdı. Bununla da durumu kurtarmış olurdu. Çünkü gücü eşit ya da daha az olan takımları son yarım saatte bir şekilde halledebiliyorlar. Maçın başındaki o yürüyerek ve düşünerek oynadıkları bölümü tekrarlamaya devam ederlerse, bunun bedelini ağır öderler. Servet'in çırpınması dışında bilimsel, çalışılmış hiçbir şey yapmadan gücü tükenen ve eksik oynayan bir rakibe karşı alınan bu galibiyet, insanı ancak aldatır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.