Duygusal kargaşa

A -
A +

İnanın yazının başlığı kadar karmakarışık bir geceydi. Bu iki renk bir araya gelince hırgür olmaması mümkün değil. Türkiye'de her türlü ikiye ayrılmış yaşam biçimini alın hepsinin temel örneğidir G.Saray-F.Bahçe maçları. Tribünler geçimsiz, sahanın içindekiler sevimsiz, şeref tribünündekiler de sevgisiz... Mesela G.Saray'da savunmanın göbeği Gökhan ve Servet'le ideal bir ikili oluşturamıyor. Mesela Arda yeni bir Hasan Şaş olma yolunda. Mesela Rijkaard F.Bahçe maçlarını nasıl oynaması gerektiğini bilmiyor, yeni gelenlere de anlatacak birisi yok. Ya karşı taraf... Mesela Bilica ile Baroni yüzyıl öncenin sokak dövüşü yapıp para kazanan komitacıları kadar ilkel ve futboldan uzak. Mesela koca bir 45 dakika çıkmayı denemeden, iterek kakarak oyun göstermek değil bir G.Saray galibiyeti almak uğruna nefislerinin izzetli kısmından feda etmeye hazırlar. Mesela koşar gibi yapanlarla, koşmayanların oluşturduğu bir takımla galibiyeti kovalıyorlar. Futbol adına iki takımın da hazır olduğunu söylemek, ya da eksiklerini bulup çıkarmak açısından en yanlış adrestir bir birleriyle oynadıkları maçlar. Aykut Hoca'nın Köln maçından sonraki zılgıtı belli ki işe yaramış. Ama F.Bahçe bu oyun anlayışı ile bir yer gelir lastik patlatır. Her maçı iterek kakarak kötü niyet gösterileriyle kazanamazsınız. Bir G.Saray galibiyeti daha sezon başını kurtarır, onları düze çıkarır ama hayaller bir gün gelir sorun yumağına dönüşür. G.Saray ise hiç bir işe yaramayan pas trafiğini sağlamak için kendini yırtacağına oynamayan ve biraz yüklenince sakatlanan oyuncularının araştırmasına girmeli. Mesela Baros sezon başı hazırlığını kaçırıyor. Ve bu takım çok duygusal oyunculardan kurulu. Dolayısıyla her zorlukta sallanmaları mukadder...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.