Edenin bulamadığı bir alem bu...

A -
A +
Takımımız bir 'etki' yaptığında ve bunu da sisteme karşı yapıp düzeni salladığında çok mutlu oluruz. Etkimize bir 'tepki' verildiğinde de yeri göğü bir ederiz. O 'tepki' sanki başlı başına bir 'etki' sayılırmış gibi bakarız yedi düvele...

Futbol aleminin "kaos" tuzağına en kolay yoldan düşmesini ve yeni bir kaosla buradan çıkmayı denemesinden söz ediyorum.
Etki tepki doğurur...
Aksiyondandır reaksiyon...
Hatırlayın Tournesol denilen kimyacının bulduğu kağıdı...
"Turnusol kağıdı" bileşiklerin içine girdiğinde rengi değişir...
İstemezseniz sokmayın o kağıdı...
O kadar basit...
Ya da Sodyum Klorür üstüne asit klorhidrik koyarsanız ne olur?..
Önce rengi değişir...
Sonra köpürür...
Ardından dumanlar çıkmaya başlar...
Müdahale etmezseniz taşar...
Elinize değerse, asiti fazlaysa yakar ve yaralar...
O zaman...
Onun üstüne onu koymayın...
Ya da elinizi uzatmayın o bileşiğe...
Bu kadar basit...
Onunla o yan yana gelemiyorsa...
Ge-tir-me-yin...
Onun üstüne öbürünü koyunca sorun başlıyorsa...
KOYMA o zaman...
***
Her karşıdan karşıya geçişte bir ezilme ihtimali varsa...
Geçme o zaman, demek gibi bir şeydir bu ama...
Yolu da bu galiba...
F.Bahçe etki yapar, tepkiye çok kızar...
Köpürür...
G.Saray etki yapar, rakibinin tepkisi etkinin çok ötesinde bir kaosa sebep olur.
Trabzonspor'un yeni başkanı ki; (hayırlı olsun ve ben çok umutluyum gelecekten) seçim kazanma nedeni ile başlar işe...
En önemli projesi, ilk işi oluverir...
Böyle olmasını bir "etki" kabul edenleredir iki çift sözüm; sayın Hacıosmanoğlu'na seçim kazandıran da, onu öyle konuşturan da aslında iki yıl öncesinde kalmış bir "etki" değil midir?..
Bizim olanın cevabını çok beğenir, ona o cevabı verdiren nedeni bir kızma nedeni olarak kabul ettiğimiz için aksiyonları değil, reaksiyonları tartışır dururuz.
***
Edenin ettiğinin yanına kar kalmasının nedenini olanlar düşünsün...
Tüm saha içi itişmelerinin, ayıpladığımız kelimelerin, saldıran bir demecin veya incinen birinin demecinin, ya da açıklamasının berisinde hep bir tetikleyici neden yok mu?..
Biz neden hep...
Neden biz hep...
Tetiği çekeni değil de namludan çoktan çıkmış bir kurşunu yakalamaya çalışırız?
Niye hep en çok konuşan en çok suçlanan olur?
"Başkan yanlış yapıyor" diyebilenlerin olduğu bir camia hemencecik "ne biçim yönetiliyor, böyle yönetim mi olur" oluverir de...
"Başkan yanlış yapıyor" diyenin en temiz yoldan pusu kurulup kulüpten uzaklaştırılması ise "işte yönetim ve güç budur" oluverir...
Eleştiriden sağlık doğar...
Ama maraz da doğar...
Biri sağlık bulur, diğeri sorun...
Siz siz olun...
Her tepkinin öncesindeki etkiyi iyice bir inceleyin...
Çünkü bunun çözümü 6 hakem olması değil, birinin isteyip 15'inin karşı duracağı adalet hiç değildir!
Bunun çözümü, birinin istemediği ama çoğunluğun istediği adalettir...
Bu futbolu eğer para-menfaat-korku yönetecekse...
Koyalım o zaman tefefe binasındaki o odaya bir para sayma makinası..
Üstüne de bir kurukafa çizelim...
O yönetsin bizi... 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.