Eğri gemi eğri sefer...

A -
A +
Arkadan çöken omurga ve ikinci adale sakatlığı nedeniyle  Hakan Balta'yı da kaybedince Galatasaray maç Rizespor'un kucağına geldi...
Böyle 'dönüş' maçları çok zordur...Hele Hikmet Karaman gibi; 'bir takımın hedef maçları' ile 'kendi öz benliği için oynadığı hedef maçlar' arasından ikincisini seçen bir teknik adam karşısında oynamak daha da zordur... Karaman'ın aleme kendisini kanıtlama maçıydı bu.
Galatasaray'ı tutup, yorgunluğundan da yararlanarak maçı alıp götürmek fikri maçın başında çöküverdi. Sanki 1-0 başladı maç...
Hesaplanamayan şey; bir hafta boş geçen Sneijder'in formasını ne kadar özlediği idi.. İlk 10 dakikada onu iki kalecinin de burnunun dibinde gördüm...
Ama ne zaman ki Selçuk 'pes' dedi ve Rodriguez oyuna girer girmez topu rakibe kazandırdı!; işte o anda güzelim oyun iflas ediverdi...
Hele arkadan  çöken omurga ve ikinci adale sakatlığı nedeniyle  Hakan Balta'yı da kaybedince Galatasaray maç Rizespor'un kucağına geldi...
Maç uzun süre Rodriguez'i reddetti ve 'keşke Emre Çolak' girseydi dedirtti.
Hikmet Hoca'da iki 'rafine' adamını kaybeden rakibinin kalitesi yerlerde sürününce, bunu boş geçmedi ve maçı daha ilk yarıda aldı götürdü.
Çift santrfor yerine ortada bir fazla olmak doğru tercihmiş ama benim değerlendirmem maçı gördükten sonra. Yani benimki kahvehane teknik direktörlüğü...
İkinci yarının tüm yanlışlara rağmen direnen ve ayağa kalkan oyuncu grubu maçı dengeye getirdi.
Sonunda Umut'un savunma yapıp Sabri'nin hücum ettiği ve 90 dakikada üç stoper kullanmak zorunda kalan bir garip takım olgusu tarihi bir fark yiyebilecek gibi göründüğü bir maçı sonuna kadar getirip yine-yeni kurtarıcı Olcan'la çevirmeyi başardı.
Son dilimde sanki Portekiz'den dönen Karaman'ın öğrencileri imiş, bir hafta boyunca bu iç saha maçına hazırlanan ise Galatasaray imiş gibi oynandı..
Ancak beraberlik golünü maçın en kötü niyetli ve katil kılıklı adamının atması hiç de yakışmadı dün geceni yürekten mücadelesine. Galatasaray'ın tükendiği dakikalarda ise maç aha fazla hak edene döndü...
Maçın adamı: Mehmet Akyüz. 
Bir de savunma yeteneği olsaymış
Kırılma anı: Selçuk'un adalesinin 'tık' dediği an...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.