Ülkemizin tartışmasız en yüksek kariyerini oluşturmuş iki hocası karşı karşıya. Kendi sahasında oynayan lider ve sezondun en iyi oynayan takımlarından biri olarak tanımlanıyor. Misafir olan ise iki çok çabuk adam ile ligin açık ara gol kralına sahip. Ne beklersiniz?.. Harika bir maç değil mi?.. Gerilimi yüksek ama "Çin daması" kadar akıl ve sabır ile yoğrulmuş bir oyun vardı sahada. Trabzonspor Selçuk ve Baros'u "döndürmeden basmak" yöntemiyle kapatmış, ortada "en kararlı baskı" biçiminde tempo koymuştu ilk yarıda. Galatasaray ise Kadıköy sonrasında "Elmandersizlik" nedeniyle ikinci kez büyük sorunlar yaşıyordu. Kendi standartlarının çok üstünde bir top kaybıyla oynayarak... Bunlara ek olarak Trabzonspor'un baskılı oyunu ve Cüneyt Çakır'ın hakemlik yorumu nedeniyle sinir katsayısı yükselen Galatasaray'ın, kendisini liderliğe oturtan ve özel yapan bütün üstünlüklerini uygulayamaz olduğunu da söylemeliyim. Colman'ın hiç olmadığı kadar hareketli ve coşkulu oyunu ile Selçuk'un hiç olmadığı kadar durgun ve baskıyı kabullenen oyununun, Çin daması oyununu tabelaya yansıttığını kabullenmeliyiz... Uzun süre skoru korumayı düşünen Trabzonspor, kontradan ikinciyi yemeyi bile göze alarak set oyunu oynayan Galatasaray'a hücum edemedi. Ama iyi savundu... Pas oyununda sezonun en kötü istatistiklerini sunan Galatasaray"ın kazanması hemen hemen imkansızlaşmıştı... Zaten Terim'in son hamleleri taktik hamleler değil, bağlanmış kısmeti çözebilmek üzerine oldu. Çözüldü ama, malum penaltıyı da Çakır'dan başkası çalamıyor, dersem ne dersiniz?. Özetle... HEMAN, SÜPERMAN filan vardır çizgi roman kahramanı... Şimdi de ELMANDERMAN çıktı başımıza... TAM SİNİR HARBİ Galatasaray sinirlerinin çelik gibi olması gereken dönemde, tam tersini yaşıyor. Sarıları itirazdan ve orta alan civarında görüp, takıldığı bir pozisyonda dalga geçiyor ve gol de yiyebiliyor. Takım arızasıdır bunun adı...