Ersun Yanal'dan Kapriçyo!

A -
A +

Ersun Yanal'ın mazaretini öğrenmeden bu satırları yazıyorum. Öğrenmeme de gerek olduğunu sanmıyorum. Büyük bir ihtimalle suçu sistemin üzerine atacak. Ne sistem ise.. Hakan Şükür gibi bir adam, sistem ne olursa olsun oynar. İster 1 - 9 - 1, ister şuursuz hücum, ister Çanakkale... Hakan hepsinde oynar Ersun hoca.. Aslında hocayı kaldırıp Ersun bey demek daha doğru olacak galiba. Kemal Belgin'e "Çok ağır yazıyorsun biraz insaflı ol" diyen bendim. Ama "Kemal Amca" az bile yazıyormuş. Rakibinin saygı duyacağı 2-3 oyuncun vardı Ersun bey. Sen onların en önemlisinden vaz geçtin. Hakan'ın gölgesine bastın. Bu bile çok riskli ve tehlikelidir. Türk futbolunun gelmiş geçmiş "En düzgün" 3-5 isminden birini ve şu anda hâlâ sahalarda top tepenini saf dışı bırakmaya kalktın. Ersun bey, çok yanlış bir işyeri yönetimi mantığı uyguluyorsun. "Az bilen" birisi bir yere amir olunca etrafına, "Hiç bilmeyen" bir sürü adam toplar ve orada "En çok bilen" kendisi olur. Sen bütün saygınları atıp, en çok saygı duyalan sen olmak istedin. Rakibin çekindiği, yabancı televizyonların adını bildiği 2-3 isimden birini kadroya almamakla gücünü göstermek istiyorsan, kendini attığın rezidansa bir kez daha düşünmelisin. Eğer sen oyundan almasan Gürcistan sana o golü atamazdı. Yunanistan hiç çıkamazdı. Bırak son 12 yılı, son 2 maçın bu gerçeği bile seni rezidansına gömecektir. Gençleşme desen değil. Yenilenme desen o da değil. Sistem desen, son iki resmi maçında senle masaya oturur ve şu kadarcık bilgimle bile seni sorgularım. Sen Hüseyin'le, Kürşat'la yenilenme peşindesin ve Hakan Şükür'ü evde bırakıyorsun. Ersun bey, "kargalara kahkaha" üretiyorsun. Şimdi cumartesi günü senin başına bir KAZAK örerlerse hiç şaşırmam. O maçı kazansan bile sanma ki, yaptığın operasyon doğrulanmış olur. Senin kafanla bu gruptan çıkılması mümkün değildir. Bundan sonra sığınacağın yer ya Mustafa Sandal olacaktır, ya da Kazım Kanat ve belki de Osman Tamburacı.. Marjinal olmak uğruna Hakan Şükür'e, "Vatan haini" diyen Kazım Kanat'ın spor dünyasında hokkabazlık yaptığını, işi şarlatanlığa taşımaya başladığını görüyorum. Seni ilk satacak olan da odur. Eğer sen bu mantıkta devam edersen, sonunda spor yazarı bile olamazsın. Hakan her halûkârda 10 yıldan fazlasına damga vurduğu Türk futbolunda çok hoş bir sada bırakacaktır. Daha yapacağı işler de vardır. O bâki kalacaktır bu kubbede. Ama sen sesini bundan böyle hamam kubbesinde bile duyuramayacaksın. Ersun bey, bilime inanan, istatistiğe inanan tarzın sana Hakan'sız oynamanı söylemiş olabilir. Eğer bilgisayarım bana Hakan'ı oynatma dese, makinayı "reset" etmeleri için servise gönderirdim. Eğer o makinayı dinlemekte ısrar ediyorsan, senin bir servise ihtiyacın var. Ama maalesef ACİL SERVİSE... *** Bosque kör mü? Şu Del Bosque ya bu işten anlamıyor, ya da voleyi vurup kaçmaya çalışıyor. Carew'le tek oynadı olmadı.. Yanına Ahmed Hassan veya İbrahim Akın denedi yine olmadı.. Bazen üçünü denedi yine olmadı.. Carew'i aldı, Sergen - Pancu yaptı yine olmadı.. Pancu - Ahmed Hassan hiç tutmadı.. Kullanmadığı varyasyon kalmadı. Ee be adam; Veysel'in turşusunu mu kuracaksın? Ülkenin en önemli golcülerinden biri elinde. Golcü diyorum bakın, özellikle yazıyorum bunu. Veysel tam bir "Çerçeveye vurucudur." Ne yapıp edip topu içeriye sokanlardandır. Böyle bir adama kör bakmak bana göre çok yanlıştır. Ama Del Bosque artık yanlışı bilerek yapanlardan biri oldu diye düşünüyorum. *** Yuvarlama Savaş zamanı çıkan ve ünlenen yemekler vardır, pizza da mutfaktaki artıklardan çıkmıştır, aşure de. Amaç kilerdeki kurtlanmayı önlemektir. Ersun Yanal'ın savaş sonrası artıklarına çevirdiği Milli Takım meselesi "minareye kılıf uydurma" durumunu da geçti. Basın toplantısında dansöz gibi kıvırtmak Ersun'un bilgisayarından çıkmış olamaz. Ersun farkında değil ama devirmeye çalıştığı Hakan Şükür'ün altında kaldı gibi geliyor bana. "Sistem ve yenilik" gibi safsatalarla koskoca Milli Takım hocası "öyle de diyemem böyle de diyemem" şeklinde bir açıklamayla Türk futbolunun en önemli sorununa çözüm üretmeye kalkıyorsa vay halimize. Onun yaptığı Anadolu mutfağının çok güzel bir örneği olan "yuvarlama" yemeğidir. Ama aşçımızın maalesef elleri kirlendi artık. Onun yaptığı yemeği artık sadece Kazım Kanat yer, ama o da maalesef perhizde... *** Göz yaşları!.. Trabzon - Beşiktaş maçını radyoda anlattım. Dün de Beşiktaşlı dostlarımla birlikteydim. Benimle çok içlerini acıtan bir olayı paylaştılar. Tophane taraflarında, içinde nargile de içilen bir Cafe'de ekrandan maçı seyrediyorlarmış. Herkes siyah-beyaz giyinmiş ve çok cici, üstelik de çok güzel, adı da Aydan olan bir kız, maçın sonlarında hüngür hüngür ağlamaya başlamış. Kendileri zaten ağlamaklı olan siyah-beyazlı grup, üzüntülerini bir yana bırakıp kızı teselli etmeye çalışmışlar. Aydan gelen huya gitmemiş yani... Aydan'ın ağlamasına ağlayanlar, içlerinin acısını benimle paylaştılar. Galiba Beşiktaş seyircisi sabrının son haddinde!.. *** Çete toplandı!. Fransız sinemasının orta kuşak örneklerinde çok rastladığımız tipik bir senaryo en az 8-10 kere film yapıldı. Bunların çoğunda Jean Gabin hapisten çıkıp, Alain Delon'u filan toplayarak yeni bir soygun planlar ve gerilim içinde bunu gerçekleştirirler. Eski ve uzman çetenin son soygunu olur bu... Bodo maçından önce belli ki, Del Bosque'nin eline bir kadro ve oyun planı yazıp vermişlerdi. Eskinin "İş bitirici" isimleri ağırlıktaydı. Hele maçın ikinci yarısında İbrahim Akın ve Carew oyundan alınıp, eski çete mensupları bir araya toplanınca maçı nasıl idare ettiklerini hep birlikte gördük. Soygun planlamacı Sergen, kasa açıcı Ahmed Hassan, erketeci İbrahim Üzülmez nasıl oynadı gördünüz. Tümer'ler, Pancu'lar bir araya gelince çetenin çilingiri de oldu, akrobatı da. Ve maçı çalıp götürdüler. Trabzonspor karşısında eski çetenin de birşey yapamayacağı belliydi. Çünkü eski polis müdürü Del Bosque, tekrar işe el koymuştu. Başta söylediğim o filmlerde eski çete sonunda hep bir birine kazık atar. Biri diğerlerini "Son vurgun" adına içeriden bir daha soyar. Finalde de genelde bir birlerini vururlar, malı bir kişi götürür. O da hep polis müdürüdür. İşte Beşiktaş'ın durumu ve sonunda 5 milyon euroluk soygunu planlayan eski polis müdürü Del Bosque!... *** POST-IT Yahu, her maç aynı şeyleri yapıyorum, hâlâ daha deli mi dahi mi olduğumu tartışıyorlar. Manchester'da deli oldum, Kadıköy'de dahi. Ben de anlamadım bu işi? (Daum) **** Star televizyonu kapanmış. Geçen çarşamba maç yayını diyerek Old Trafford'dan muzır film yayını yapmışlar. Bu ağır şaka benim değil, bir internet sitesinden alıntıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.