Futbol bir kez daha politikanın kucağına itildi. Aslında politikacının Başbakan Yardımcısı olan Mehmet Ali Şahin tüm iyi niyetiyle ve sert ve de kararlı çıkışlar yapıyor ama onun da eli kolu bağlı. Ne yazık ki, futbol katlediliyor. Bu kadar büyük bir rantın ortasında para aklamaktan, para buharlaştırmaya kadar en cesur katliamları yapanlar hep kulüp bazındaki yöneticiler oluyor ve hep de kulüp gibi namus meselesi olan bir kavramın ardına sığınarak kurtuluyorlar. Aslında futbol İtalya'da saha içinde ve saha dışında olmak üzere katledildi. Ne kadar ilginçtir ki, medeniyetin ve sanatın doğduğu yer olarak addedilen "Rönesans"ın doğduğu yerde öldürüldü futbol. Şimdi ceza verilmeye çalışılıyor.. Ceza vermek yasaktır diyerek ceza görüşmeleri başladı bile. Affedersiniz ama sıkar!.. Politikacılar hep gelecek seçimi, ama devlet adamları gelecek nesilleri düşünürler. Düşünmeleri gerekir... Amma velakin, devlet adamlarının tümü siyaset zırhına bürünmüşse, işte o zaman yapacak bir şey kalmaz. Yapacak bir şey vardır aslında, ama yapacak yürek yoktur. Sıkar biraz!.. Şimdilerde nurtopu gibi bir "şike" dedikodumuz oldu ya, maşallah... Saldır babam saldır... Ya hayali transferler, ya da aslan gibi şikemizin üstüne yazılar döşenip "İtalya modeli" çıkış beklentileri. Lig başlayana kadar "mecburcuyuz" dedikodulara anlaşılan. Benim tuhafıma giden daha farklı bir şey. Söylentiler başladığı ve habere dönüştüğü andan itibaren tepki koyanların kimliği. İşin içine siyasetin karıştığını kanıtlayan, aslında hiçbir zaman karışmadığını kimsenin söyleyemeyeceği kanıtlar. Cenap Şehabettin ne de güzel söylemiş: "Siyaset aleminde insaf, bir hırsızın feneri gibidir. Ne tarafı dilerse o tarafı aydınlatır." Çıkışın demlisi AK Parti Malatya İl Başkanı İhsan Koca'dan geldi. İşin tuhafı hiçbir konuda anlaşamadığı CHP Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu ile omuz omuza verip Beylerbeyi Federasyon Tesisleri'nin önünde horoz öttürme yarışması düzenlemeye karar verdi. Öte yandan... Denizli AK Parti Milletvekili Mehmet Yüksektepe ile CHP'li Mehmet Neşar, aynı şekilde cephede birleştiler ve savunmaya geçtiler. Cezalar ecza dolabında Tıpkı İtalya gibi... Sıkıysa ceza verilsin bakalım... Yanlış yazmadım sevgili okur... Sıkıysa... Alın size bir istatistik: "1954 Dünya Kupası'nda atılan gol sayısı, 1994 Dünya Kupası'na katılan takım sayısının yarısı olmasına rağmen, iki mislinden fazladır. Sağlanan gelir ise 300 mislinden fazladır." Geçen kırk yılda bozulan oyun yapısı ve gelişen maddi menfaatler nedeniyle, daha da beter bozulan ahlâk yapısıyla futbolu kaybetmek üzere değil miyiz?.. Sıkar di mi?.. >>> POST-İT Alın size günün anlam ve önemi üzerine yeni bir Georges Orwell sözü: "Politika, yalanları gerçek ve cinayetleri de saygın göstermek üzerine dizayn edilmi?tir." >>> Doğan görünümlü Şahin... Fanatik'ten Basri Baykoç, muhteşem bir benzetme yapmış. Bir teşbih meraklısı olarak bayıldım. Nobre için, "Arjantin görünümlü bir Brezilyalı", Delgado için de "Brezilya görünümlü bir Arjantinli." Oyun karakterlerini anlatan muhteşem bir teşbih... Birinin Brezilyalılarda rastlanamayan hırçınlığı, diğerinin Arjantinlilerde pek görülmeyen dinginliği... Bütün mesele göründüğü gibi oldukları mı, yoksa oldukları gibi göründükleri mi?.. Aklına sağlık Basri... >>> Satılmış futbol Yoo, futbolun içindeki satılmışlardan, ya da ilkelerini pazarlayıp satanlardan değil, futbolun kendini nasıl haraç mezat sattığından şikayetçiyim. Futbolcular birer sporcu mudur, yoksa birer televizyon yıldızı mı? Futbolun ne zaman ne kadar oynanacağına karar veren, uzun yıllardır sadece televizyon değil mi? Futbol; ruhunu, bedenini, tüm asaletini, onurunu ve gururunu televizyona satmadı mı? "Show business" denilen olayın elinde mücver gibi yoğurulup, kızarmış yağda pişirilmiyor mu? Amerika'nın futbolu kurtarmak için önerdiği yeni yapılanmanın tek formülü 25'er dakikalık 4 devre, yani yeni reklam kuşakları açabilmek, yani televizyonun kucağına oturtmak değil mi? Bu kadar büyük bir rant nedeniyle değil mi deformasyonun ve ahlâksızlığın azgınlığı? Ahlâk, ekmek ve elbiseden daha önemli görülmediği sürece, kolkola gezeceğiz ahlâksızlarla... Ne demiş John Morley: "Siyasetten ve ticaretten ahlâkı ayıranlar, üçünden de bir şey anlamamış demektir." >>> S-ÖZ En basit ve küçük bir eylem, en kocaman niyetten daha önemli ve yararlıdır. (Ümit Aktan) >>> Scurupulum Modern futbolun içine girdiği ve öğütüldüğü çarkın içinde "vicdan" yoktur. Profesyonellik ile vicdan aynı yerde barışık yaşayamaz. İtalya'nın Rönesans devrinde en hafif ağırlık biriminin adı "Scurupulum" imiş. Gramdan daha hafif bir birim... Scurupulum Latince aynı zamanda "vicdan" anlamına da gelir. İtalya'nın Latincesinden anlaşıldığına göre futbol anlayışında artık bir gram bile vicdan yok!.. ------ >>> Kişinin işi olursa işi, sever onu her kişi... Kişinin işi olursa kişi, çıkmaza girer her işi.. (Türk Atasözü)