'Eyvah gol attık' derbisi
23 Ocak 2013 01:00
Başkan Ünal Aysal halk arasında dolaşan jargon konusunda doğal olarak özürlüdür. Bu pazar 'meydane' çıkacak iki pehlivan, birbirinden 'merdane' iki değerli kulübümüz ise hücum ruhuyla donatılmış ama takım savunmasında fena halde özürlüdür. Az gol yiyenin kazanacağı bir derbi bizi bekliyor galiba...
iki takımdan biri kucağında buluyor ligi her kayıp yaptığında, diğeri ise kendini öne atmayı adeta istemiyor. Bir başka büyüğün pek mecali yok tırmanmaya, bir diğer büyüğümüzün ise hal-i pür melali pek iç açıcı değil...
Geldi çattı yine bir derbi...
İkisi de 'gol atıp maçı tutamayan' iki takım...
Biri diğerinden daha çok korkuyor 'ilk golü atıp öne geçmeye' sanki...
Birbirlerinden farkları yok öne gitmeye olan aşk konusunda ama gerideki hamlelerde hep cimriler disiplin konusunda...
Bizi 'çılgın' bir maç bekliyor olabilir...
Beşiktaş, Galatasaray'dan hep başarı çalan takımların yaptığı gibi gömülüp ileride kontra arayacak bir takım değil. Öyle bir oyuncu profili yok.
Galatasaray, Beşiktaş'ı gidip boğacak pres ve baskı oluşturacak bir takım değil, sadece önde oynayacak ve bol gol pozisyonu bulacak bir oyuncu profiline sahip.
İkisi de her gidişinde kolaylıkla delinebiliyor...
İlk maçı 3-2 Beşiktaş kazanamadıysa sebebi hakemdir ama Galatasaray bir çuval gol kaçırdıysa sebebi de Beşiktaş savunmasıdır.
Yememesi mümkün olmayan iki takımın hangisinin daha fazla atacağı manzaralı bir maç oynanacak...
Bizi çılgın bir derbi bekliyor özetle...
SÜSLENMEK GİZLENMEKTİR
'Bu akşamki performanstan memnunum' dedi yanlış anladılar...
Oysa biz performans kelimesini 'güç ve takat, hatta verim' olarak kullanırız. Oysa Fransızcadaki tam karşılığı 'gösteri'dir.
Başkan 'kulübün profesyonel çalışanları' dedi yine yanlış anladılar. Oysa biz bu kelimeyi 'belli bir akit karşılığı bir işi yapmayı taahhüt etmek' olarak kullanırız. Oysa Türkçesinden daha iyi Fransızcası olan ve o dilde düşünüp konuşan bir insan bu kelimeyi 'her türlü olumsuz şarta rağmen o işi eksiksiz sürdürmek' anlamında yani geldiği yerdeki anlamında kullanmıştır.
'Eleman' onun için 'unsur, hayati parça' ile eş değerdedir. Oysa bizde otobüsten inen için şoför muavine 'elemandan para aldın mı' diye sorabilir...
Ünal Aysal ne minibüse binmiştir hayatında, ne de şehir hatları vapuruna. Metrobüs nedir bilmez. Kahveye de gitmişliği yoktur. Belki bu bir eksikliktir ama Galatasaraylı bu 'eksikliği' nedeniyle onu başkan seçmiştir...
Özel yatında ve özel uçağında eleman başka anlamda kullanılmaktadır...
Hataları gizlemek için durmaksızın süslediğiniz yerlere bakın siz Galatasaray kavgası bekleyen muhterisler...
CHIEF EXECUTIVE OFFICER
'Resmi iş yapan şef' diye de tercüme edebiliriz. Yeni yeni sportif literatürümüze giren CEO sözcüğünün açılımıdır bu.
Futbol alemi; bir banka ya da büyük ölçekli bir holding yönetimi olmadığı için bu yetkiyi verdiğiniz kişi elbette yadırganacaktır.
Bakkallıktan kurumsallığa geçmek kolay değildir...
Ama önce 12 yıldan fazla neden bakkal kalındığının hesabının verilmesi gerekir...
S-ÖZ:
'Devlet adamı koyunu kırpar,
siyasetçi ise koyunun derisini yüzer...'
AUSTIN O'MALLEY
Basın sözcüsü demek; bir kurumun içinde olup basına açıklamalarını yapan YETKİLİ kişi demektir. Mete Düren TFF'yi kıskıvrak yakalatmıştır kamuoyuna...