--------------------- Fenerbahçe Spor Kulübü... Anlamını tamamen dolduran bir camia. Bir çok branşta zirvede, çoğunda şampiyon ve kendini sadece futbola yaslayan, ilk üç kelimenin içini tamamen dolduran bir SPOR KULÜBÜ... Tüm branşlarda sezonun sonunu getirirken "en başarılısı" olmanın eşiğine gelmiş bir camia. Kutlanması gereken "topyekun bir mücadele" tamamlanmak üzere... --------------------- Birçok camia, sadece futbol kulübü gibi kalıyor yanında. Amaç futbol kulübü ise onda da en önde Fenerbahçe. Kadın-erkek, salon-saha; hepsinde mükemmel bir sezonun son hamlesine kadar getirdi Fenerbahçe. Futbol liginin "final duruşu" şu anki görüntüdür bana göre... Lig bitmiştir... Son haftalarda çevirdiği maçlarla, aslında maçı değil ligi çevirmiştir Fenerbahçe. Bu nedenle artık ligin ilk dört takımı ile son dört takımının değişeceğini sanmıyorum. Kalan maçları ben oynadım ve bitirdim, gördüm ki hiçbir şey değişmiyor... Bu durumda hepimize düşen Fenerbahçe'yi tebrik etmektir. Bir Fenerbahçeli olmayarak bu konuda öncelikli davranmayı sizi bilmem ama ben kendime yakıştırıyorum... Saha içini, saha dışını, sahanın kenarını, tribünleri, soyunma odası koridorlarını, yazılı ve görsel basını doğru ve zamanında hamlelerle en güçlü biçimde örgütlemişlerdir. Gerektiğinde "başarmak" için; uçmuş, zıplamış, gerektiğinde kırıp dökmüş, topyekun savaşmış, olmadığı zamanlarda bile "tek vücut" gibi davranabilmiştir. Ticaretini de, oyununu da, halkla ilişkilerini de en ideal biçimde başarmıştır. Gerektiğinde incitmekten çekinmemiştir herkesi ve her kesimi... Hiçbir rakibi kupa gurubunda sonuncu olmadı veya Yeni Malatyaspor'a yenilmedi. Ama Fenerbahçe bu felaketten bile bir başarı çıkartmayı başardı. Daha doğrusu becerdi... Şimdi bir kez daha hepimize "Avrupa'da başarı" borçlular. Türkiye'ye tıkılıp kalmak yerine, önümüzdeki mart ayında Avrupa kupalarından birinin bir yerinde maç oynuyor olmayı bize borçlular... Bir kez daha Avrupa'da hüsran, Türkiye'de başarı gelirse, hepimizi kandırdıklarını ve kendilerine yontan yöneticilerin kısır bir döngüde dolaşıp durduğunu düşüneceğim... Kızlara Avrupa finalleri, basketbolda Avrupa'nın bir yerleri ve 110 milyon euroya futbola sadece ligin tepesi... Bununla yetinemeyiz artık... Adil hakem başarısızdır... Aykut Kocaman, "hakemin işi adalet dağıtmak" dedi son Buca maçından sonra... Burada yanıldı... Hakem adil olmakla yükümlü değildir, zorunda da değildir. Adil olmak zorunda olan mahkeme hakimidir... Hakim hükümden, hükmetmekten, hakem ise Hak kelimesinden gelir ki yükü ağırdır. Bir futbol hakemi, yüzde 65 doğru karar verdiyse tam not alır. Başarılı olmuş sayılır. Yani yüzde 35 hata yapabilmesi ona tanınmış bir özelliktir. Hakim ise yüzde yüz doğru karar vermek zorundadır. %35 hata marjı koyduğumuz birinin "adil" olması nasıl mümkün olabilir ki. Zaten oyunun adı "hatalar oyunu" ve en az hata yapanın kazandığı bir oyun. Hakim şartları düşünür, taammüden olup olmadığını tartar, hafifletici nedenlerin hepsini göz önüne alır ve öyle karar verir. Kitabı kurcalar, yanındakilere danışır... Hakem, 6-0 yenik bir takımın elle oynayan savunma oyuncusunu, "zaten fark yemişler, birde ben penaltı çalmayayım" diyerek "kasti oynamamıştır" hükmüne varıp cezalandırmamazlık edemez. Maçı 5'lemiş bir takım oleyler çektirerek dalga geçerken rakip defans oyuncusu kayarak gelip üç gol atan santrforu piste sürdüğünde, tabelayı hafifletici sebep olarak yorumlayamaz. "Nasılsa düşmüş bunlar, bir de penaltı çalmayayım gariplere" yoktur futbolda... Ama mahkemede vardır... Polat vuruşarak çekiliyor... Demode bir savaş taktiğidir ama çekilmek zorunda kalan bir kumandan, geriden gelen düşmana bırakmamak için kuyuları da zehirler, erzak da imha eder. Cephane asla bırakmaz gerisinde... Biz buna "vuruşarak çekilmek" diyoruz... Sayın Polat böyle yapıyor. Üstelik karşısında çekilmek zorunda kaldığı güçler, asla "düşman kuvvetleri" değil. Barınak bile bırakmak istemiyor... Rakibinin işine yarayabilecek her şeyi yok ederek çekilmeye kararlı. Oysa... Ona oy verenlerdi onu devirmek isteyenler... En büyük rakibinin başkanı dostu, ama ona oy vererek onu seçtirenler ve ardından mutlu olmadıkları için gitmesini isteyenler ise düşman... Bunu da kabullenemiyor camia... Baştayken iki yıl kaybettirdi bu yönetim, gidemeyerek bir ayda iki yıl daha kaybettiriyor, maalesef farkında değiller... POST-İT Bülent Ünder Hocam!.. Senin kafandan geçenleri adım gibi biliyorum. Senin Galatasaraylılığın ve adamlığın, bu konuyu öne sürenlerin hepsini cebinden çıkarır. Ne olur hocam... Kalan birkaç haftada kalbindekileri yap ki, Galatasaray'ı yönetmeye çalışanlar, sevenler ve gönül verenler görsün radikal davranış nasıl olurmuş, geleceğin sinyalleri nasıl verilirmiş... Kopar kafaları hocam... S-ÖZ "Her vaktin bir padişahı vardır ama her padişahın yeterli vakti yoktur..." Dünyanın yaşayan en büyük spor organizasyonlarından biri olan "Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu" sadece senim gazetemde bir "kutu haberden" çok öteyedir. Duyurulur...