Şu an itibariyle; "durdurulamaz ve önlenemez" bir yükseliş trendine girdiğini ve daha da önemlisi "üstüne koyarak" ilerlediğini görmemek, futbol aklından yoksun olmak demektir.
Bir futbol takımından beklenen her şey bir araya gelmiş durumda...
İnanılmaz inatçı ve dirençli bir başkan...
Genç, aç ve bilgiye inanan bir teknik direktör...
Müthiş başarılı bir medya kontrolü...
Taraftar gücünün saha yansımasının en güçlü örneği...
Tüm fertlerinin imrenilecek ve mükemmel bir "aidiyet" duygusu...
Sahadaki gurubun takım halinde verdiği savaş...
Dönüp kulübeye baktığınızda oyunu hemen değiştirebilecek ve etkileyebilecek bir zenginlik...
Tek seslilik...
Ufacık bir kayıp halinde, rakibinin daha fazla ağlamasına yetecek malzeme olmasına rağmen, anında gösterilen bir refleksle hakem ve federasyon üzerinde baskı kurmak...
Daha ne olsun...
EMPATİ YOK, SEMPATİ HİÇ YOK
10'ar kişiyle müthiş bir mücadele verip İngiliz Ligi'ne layık bir maç çıkartan iki takım da partnerine övgü vereceğine hemen kayıp 2 puana bahane aramaya başlayınca; olay biraz sevimsiz olmaya dönüşmedi değil.
Tadını çıkartması gerekenler, tadını kaçırmaya başladı işin.
Yahu...
İzin verin de; şu an itibariyle ülkenin en iyi ve en etkili futbol oynayan takımını biz de sevelim.
Beğendiğimiz kadar, imrendiğimiz kadar müsaade edin de sevelim bu takımı.
Hepimizin takımı olmasına izin verin...
Her şeyin altında komplo ve melanet aramayı bırakın da liderliğin, puan farkının, zirvede gerine gerine oturmanın tadını çıkarın.
Başkalarının hemen yıkılabileceği dertlerden sinerji, başarı ve para çıkartabiliyorsunuz.
Ne güzel değil mi?.
Bir de şu "sanal düşman" paranoyasından vaz geçseniz, kombine alasım gelecek oynadığınız oyunu seyretmeye gelmek için...
POST-İT:
G.Saray yeni yeni uyanıyor kendisi üstünde oynanan oyunlara.
Kalkmış bir trenin ardından koşuyorlar...
Alınmış atın Üsküdar'ını kovalıyorlar...
Çünkü acemiler...
Şimdi de futbolun başına adam arıyorlar...
Maçları 15 kişiyle oynasa bile bu G.Saray'ın yolu tıkanmıştır bu sistemin babaları tarafından...
Cüneyt Çakır
Hiçbir takımın iç saha maçına istemeyeceği kadar iyi bir hakemdir Çakır.
Hele büyüklerin asla...
Dört dörtlük bir futbol gecesinden çıkan üç üçlük maçın ana nedeni Cüneyt Hocamızın hakemlik kalitesidir.
O çalmadıysa çalınmayabilirdi diye düşünürüm, vermediyse de verilmeyebilirdi diye...
Hataları iki teknik adamın hatalarından azdı...
Ne gördüyse onu çalıyor...
Babasını bile dinlemiyor...
Pardon...
Belki de dinliyor da onun için başarılı...
S-ÖZ:
"Güç önemli, gerekli ve süreklidir. Ama yalın güçle kazanılan zaferlerin ömrü çok kısadır..."
(Abraham Lincoln)
Sahi Sneijder nereye gitti? Hollanda'ya mı, İtalya'ya mı? Doktora mı, menajerine mi? Sakat mı yoksa karısıyla kavgalı mı? Belki de İngiltere'dedir. Kurumsallık budur işte...