Fırtınalar denizi sevmeye engel olmaz

A -
A +

Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy bir basın toplantısı sayesinde huzura çıktı. En azından "ben buradayım ve karşınızdayım" duruşunu sergiledi. Karşısına çıkamayan ama atıp tutmaktan çekinmeyen, hatta tetikçilik yaptıklarını gizlemeye bile gerek duymayanlardan bir çoğu orada yoktu. Tam "Haluk Başkana soru sorulacak yerdi" orası ve soruları "gazete köşeleri ile gölgeli spor programlarında soranlar", hatta atıp tutanlardan bir çoğu orada değildi. "Davetli değildim" mazereti marazdan öteye değildir. Restoran çıkışlarında hiç de davetli olmadıkları yerlerde ani ve şok sorular sormak "gazetecilik", ama adamın ortaya kendini attığı bir platformda onu zorlayacak sorular soramamak "düzeyli gazetecilik." Yok yaa... Toplantıyı büyük bir dikkatle izlediğim "ekrandaşlarımdan" Gökhan Telkenar ile İlhami Şarkan'a sordum değerlendirmelerini. Onların bilgisine ve teşhislerinin tamamına inandığım için görüneni değil, satır aralarında hissettiklerini anlatmalarını istedim. "Bir Haluk Ulusoy basın toplantısı", daha önce bir çoğunda hazır bulunduğum için, biliyorum ki, asla konuşulanlardan ibaret değildir. Satır arası mesajları doğru algılamak, popülist ve politik yaklaşımlardan kurtarabildiklerimizden sonuç çıkarmak üzerine kuruludur. Haluk Ulusoy'un öyle kolay kolay gitmeye niyeti yok... Savaşmadan çekilmeyecek... En öne geçip, kendisine savaş açanların çok kolay birkaç manevrayla hemen yanına geçeceğini iyi biliyor anlaşılan Sayın Ulusoy. Buradaki tek sorun "dik ve kararlı" duruşunu sürdüren Bursaspor Başkanı Levent Kızıl oluyor. FIFA'nın siyasi erk üzerindeki kararlı tutumunu tabii ki sonuna kadar kullanacak ve hatta "kanırtarak" kullanacak. F.Bahçe'yi de yanına çekecek. Bunun için saha içi skorların ve sistemin F.Bahçe'ye hizmet etmesi yeterli olacaktır. "Hak yenir, ama hazmedilemez" diye bir düşünce vardır. "Suçluyu affeden kendini mahkum eder" diyor düşünmenin büyük insanları... Denizli'de 16 dakika diye federasyon devirmeyi görev edinenler, Anelka elle golü attığında da "operasyon" istenseydi ne yaparlardı acaba? Denklemse denklem... Şimdi benim merakım şu... Birden bire "Haluk Ulusoy karşıtı" oluverenler belli ki "başkan" dürtüsüyle buna soyundular. Saldırdılar durmaksızın. Olası bir barış durumunda, ki bu hiç de uzak değil, birden bire başkanın yanına nasıl geçiverecekler? Yoksa düşünceleri yok da, kendilerine neyi nasıl düşünecekleri mi emrediliyor? > S-ÖZ "Amacınıza ulaşmanın ilk adımı, olduğunuz yerde kalmayacağınıza dair kesin bir karar vermekle başlar." (John Morgan) > İki ucu kirli değnek Şenes Erzik UEFA Başkan Vekili... Avrupa futbolunun başında ikinci adam ... Herkes gibi bana da gurur verdi bu iş... Amaaa... Sakın ola ki sanmayasınız Türk futbolu bundan çıkar sağlar. Avantajı bile unutun. Hatta zararı olacaktır. "Türkiye kayırıldı" dedirtmemek için tam tersine davranacak, davranmak zorunda bırakılacak ve yine hakemi değiştirilecek Türk takımları ile kolayca harcanacak Türk takımları karşımıza getirilecek. Gururluyuz ama zararlıyız... > Makyavelizm Erkek voleybolunda Sayın Aziz Yıldırım salon bastı... Kimsenin gıkı çıkmadı. Örttüler üstünü... Fenerbahçe-Halk Bankası ile 2-2 duruma gelmişti çünkü. Önceki gün bayanların maçında da Murat Özaydınlı rakip yönetici ile birbirine girdi. Rakip Galatasaray'dı ve maç yine 2-2 duruma gelmişti. "Gayeye ulaşmak için her yol meşrudur." ..mu acaba?.. Yassah... Sayın Aziz Yıldırım 1 yıl ceza almadı mı? Sonra bu ceza 6 aya indirilmedi mi? Benim katılmadığım ama verilmiş bir ceza var ortada. Yasaklı ve bazı yerlerde bulunması yasak... "Yassah hemşerim" gibi. Ama maşallah, her hafta her maçın orta yerinde ve hatta Rize'de saha içinden soyunma odası tünelinde. Bu neyin cezasıydı beyler? Acaba "herkes eşittir ama birileri daha eşittir" mi demek istiyorlar? Yen'in içi kırık kol dolu G.Saray yönetiminin aydınlatması gereken bazı sorular belirdi. Sürekli "Kol kırılır yen içinde kalır" deniyor, ama yen doldu kırık kol parçalarıyla. Camia, birçok konuyu medyanın önünde tartışmaktan hiç çekinmeyen Başkanının, kendisine tartışılacak konu soranlara "yen ve kol" ilişkisini hatırlatmasından rahatsız. Örneğin, Futbol A.Ş. bir şirket değil mi? Şirket SPK'ya bağlı değil mi? Genel sekreter ve ağır abilerden biri ise SPK tarafından kırmızı çizgi ile çizilmiş bir yasaklı değil mi? Bu yasaklı kişi, aynı zamanda Adnan Polat'ın Ege Seramik şirketinde de görev yapmıyor mu? Örneğin, Marek Heinz gönüllülerce Moenchengladbach'dan bonservisi bedava olarak getirilecek iken para verip almak bir yönetim becerisi sayılabilir mi? Sayın Başkan bir gece saat 2.05'te bir canlı yayında "her kulüp transferde hata yapıyor ama biz biraz fazla yaptık" dedi. Bu, altı açılması gereken bir tartışma metni oluşturmuyor mu? Böyle yüzlerce soru soruluyor... Hepsi de camiasına zarar vermekten çekinen yürekten G.Saraylılar tarafından. Daha bir tek cevap yok... > POST-İT Galatasaray kulübünün borçlarından kurtulmasının yolunu buldum sonunda. İşte formül: Gönder Mondragon'u, kaleye koy Tolga ZENGİN'i... Defansın göbeğine ise al SERVET'i ve kaptan yap... Orta sahaya Ferdi ELMAS... Başkan ise tartışmasız Semih HAZİNEdaroğlu... Bak bakalım borç morç kalıyor mu?.. Kanal A'da pazar günkü "Haydi Maça" programında Enküdu Aktan'ın yaptığı bir espri bu post-it'i doğurdu. Esprinin üstüne canlı yayına da bu karikatür geldi. Buyurun ikisi bir arada!. > Yarın akşam iki saatliğine tam ve sapına kadar Fenerliyim. Dosta düşmana duyurulur... > UMITA boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.