Futbol âlemi mi futbol bir âlem mi?

A -
A +

Gündem oluşturacak bombayı bu yazının sonunda açıklayacağım. Futbol âlemi mi, yoksa futbol bir âlem mi oldu? Karmaşık ilişkilerin; herkesin kendine göre baktığı, birçok pencereden bakılan bir yumak olmuştur da çözülemiyor. Çözüm istemeyenler de çoğunlukta. Onlar sorunun bir parçası olmayı seçip yumağı daha da dolaştırmayı seçiyor. Çözüm istermiş gibi davrananlar var ama çözümün kendi istedikleri gibi olmasında veya menfaatleri doğrultusunda çıkarılması için savaşıyorlar. "Benden sonra tufan" da çoğunlukta... "Bu süreci adil yönetecek bir başkan isterük" diyenler, dikkat ederseniz "çözecek" demiyor, "yönetecek" diyor. Seçecekleri başkanı yönetmeye şimdiden kararlılar, son yıllarda hep olduğu gibi... 8-10 çözüm yolu, bunun içinde 3-5 aday var. Her kesimin, her camianın, her gurubun ve her takımın kendine göre bir çözüm yolu talebi var ve bunu yapacak bir aday arıyor. Mesele; aslında "bir şekilde çözecek" bir aday bulmak değil, "benim istediğim gibi çözecek" bir aday bulmaktır. O aranıyor... ORTALIK VANTRİLOG DOLU... Malumunuz "vantrilog" demek; "karnından konuşan" demektir. Vantrilog, dudaklarını oynatmadan karın boşluğundaki havayı sese çevirebilen ve bununla kucağına bir bebek oturtup ona komik şeyler söyletmenin para kazandıran halidir. Bir alem olan futbol alemimiz alacağı bir bebek arıyor ama kucak sayısı bebek sayısından çok fazla... Sorun orada... 58'i ellemek isteyenlerle 58'i elletmek istemeyenlerin kavgasıdır bu... Kendini ülkenin önünde tutanların kavgasıdır bu... Yalanı yazanların, halının altını dolduranların, okuyanı ve seyredeni kandıranların kavgasıdır bu... "Filler tepişmekte, çimler ezilmekte" kavgasıdır bu... Demirören desteği açıkça göstermektedir ki Ordu, Gaziantep, Antalya, Karabük, Gençlerbirliği ve benzeri takımların sıralamada iyi bir yer alıp şehirlerine Avrupa'nın önemli bir takımını getirmek gibi bir dertleri yoktur! Destek veren başkanların tek derdi Lig TV'den üç-beş milyon euroyu şavullamaktır. Son günlerdeki tavırlarından, ne ülkelerini ne de şehirlerini düşünmediklerini, kendilerini düşündüklerini anlamaktayım... AĞAÇ NE KADAR YÜKSEK OLURSA OLSUN YAPRAKLARI YİNE DE YERE DÜŞECEKTİR... Bakın neler olmakta... Yazmaktan korkulan veya bilinçli olarak ıskalanan şey nedir? Siyasi iradenin Aydınlar'la yola devam etmek istemediği çok açıktı. Yerine uygun gördüğü Erzik de durumu fazla "başına iş açacak şekilde" bulduğu için UEFA korkusu ya da bahanesiyle görevden kaçtı. Hem Aydınlar hem de Erzik, şike cezalarının geciktirilmesi nedeniyle UEFA'nın vermesi muhtemel cezaların karşısında duramayacağını anladı. "Başkanı" olduğu takımını FIFA'nın incelemesinin orta yerine atan, "başkanı" olduğu Kulüpler Birliği'ne tarihinin en tartışmalı dönemini yaşatan, "başkanı" olacağı TFF'ye neler yapabilir? UEFA'nın, ülkeyi bütün organizasyonlardan 3-5 yıl arasında men etmesi gündeme gelebilir. FB Kulübü ise "TFF'nin F.Bahçe Kulübü'ne vereceği herhangi bir cezanın Aziz Yıldırım'ı mahkemede suçlu göstermekten öteye geçmeyeceğinden kaygı duydukları için, TFF'nin cezalarını mahkeme bitene kadar erteletmesini" istiyorlar. Doğru bir çözüm gibi duruyor ama bu sadece Aziz Yıldırım için doğru bir çözüm değil mi? "Gitmeyelim üç beş sene" diyen bir başkan adayımız da oldu hayırlısıyla... Cezaları bekletelim derken, Türkiye'nin alabileceği herhangi bir ceza kimsenin umurunda değildir. Galiba dananın kuyruğu da 22 Mart'ta İstanbul'da yapılacak UEFA Kongresi'nde kopacak. İstanbul'a gelecek olan UEFA Başkanı Michel Platini ile Başbakan arasında mutlaka olacağını bildiğimiz ve selamlaşmadan fazlası olması muhtemel olan özel görüşmede bu mesele "halledilecek." Halledilemez ise Aziz Yıldırım uğruna Türkiye ceza alacak. Katılsaydı Mehmet Atalay ülkemiz için bir şans olacaktı. Ancak para yapıştıracak birini arayan bunca dansözden Mehmet Atalay'ı Allah korudu. Oyum olsaydı , 303 delegenin seçeceği 20'ye yakın aday adayı içinde Türk futbol tarihinin en başarılı dönemini yaşatan TFF'nin ikinci başkanı Ata Aksu'ya olurdu. Ancak aranan iyi başkan değil, binlerce dansözden biri olduğu için, Aksu kazanamayacak... VEE BOMBAYI AÇIKLIYORUM Bu arada, UEFA'nın, Türkiye'ye ceza vermesi halinde bile Galatasaray'ı "özel bir izinle" Şampiyonlar Ligi'ne kabul edeceğini ben yurt dışı kaynaklarımdan öğreniyorum. Bu artık kulislerden dışarı taştı. Bunu duyan insan sayısı artmaya başladı. Varsayım gibi geliyor ama... UEFA böyle bir söz vermiş... Şimdi düşündükleri; davada adı geçmeyenleri nereye, nasıl koyabilecekleri ve bu sıralamayı ligin bitimine göre mi, yoksa play-off sonrasına atıp, onu geçerli sayıp saymayacakları mı? Davada adı geçmeyen takımları yukardan başlayarak bir süzgece tabi tutup, o sıralamaya göre Avrupa'ya davet edebilirler. Bu da Bursaspor ve yukarıya adı en yakın ve iddianamede adı geçmeyen takımların Avrupa'ya gidebileceği anlamına geliyor. Gördüğünüz gibi bombanın pimi daha çekilmemiş sevgili okurlar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.