Dün gecenin bedeli ağırdır. Bunu da birinin ödemesi gerekir. Ama bunu ödeyecek olan ne bilgisayarda yanlış dosyayı gönderen adamdır, ne de Hamza Hoca'dır...
Hafta başlarken her takımın savunma göbeğinde sorunlu olduğu ama en fazla Galatasaray'ın sorunlu olduğu bir maç beklentisi içindeydim. Maç başladıktan sonra gördüm ki Mesut Bakkal prangaları ve kelepçeleri çok iyi vurmuş...
Rakip sahada ne şut verdi ne de kafa topu Galatasaray'a... Ev sahibi takımın önde zorlayan iki atleti vardı; biri Burak'tı, diğeri Yasin'di.
Burak'ın çok istekli ve zaman zaman ıslak sabun gibi rakibinin elinin eline avucuna sığmayan oyunu bir hayli zorladı rakip defansı. Ama bir türlü zorlamaktan öteye geçemedi.
İkinci yarıda Galatasaray'ın yediği golden sonrası taktik maktik değil tamamen isyandı. O isyan eşitliği getirdi. Ancak maçın sonlarına kadar ön taraftaki aktif oyunu ortadan destekleyecek isyankar oyuncu sayısının olmaması Galatasaray'ı transfer yasağı olan ve eti budu belli bir Mesut Bakkal profiline puan kaybına getirdi.
Bu maçın ardından şu hesaba bakarsak; Osmanlıspor ve Mersin İdman Yurdu Galatasaray'ın iç saha maçlarında 4 puan çıkardıysa bunun sorumlusu bu kadronun mühendisliğine soyunan ve futboldan hiç anlamayan bir yönetim ve onların oluşturduğu bir aile şirketidir.
Dün gecenin bedeli ağırdır. Bunu da birinin ödemesi gerekir. Ama bunu ödeyecek olan ne bilgisayarda yanlış dosyayı gönderen adamdır, ne de elindeki malzemeden bu oyunu çıkarmaya çalışan Hamza Hoca'dır.
Buradaki bütün mesele Galatasaray'ın nereye koşacağına karar vermesi meselesidir. Önde baskı yapmayan savunması her maç gol yiyen çok istekli görünen ama yalandan oynayan bir 4 yıldızlı şampiyon var artık.
MAÇIN ADAMI: Mersin'in kalecisi Muammer.
KIRILMA ANI: Mersin'in golü attığı an.