Gecikmiş gelecek geldi...

A -
A +

Feldkamp geldi. Çok şükür herhangi bir spazm geçirmeden brifingi de tamamlamıştır şu saatlerde. Aslında "yönetimi ikna etmeye geliyor" diye lanse edilen fotoğraf, yönetim tarafından ikna edilmeye geliyor şeklinde de yorumlanabilir. "Hay gelmişini geçmişini..." demişti iki hafta önce taraftar, ama takım geleceği geçmişin tozlu raflarından kurmaya devam ediyor. Feldkamp'ın kendi öz geleceği ne kadardır ki; G.Saray'a bir gelecek kurmaya yetsin masaya sadece kendi öz geçmişini koyarak vereceği mücadele. Acaba, yabancılar çekinerek incelerken teklifleri, kötüleşen ve değer kaybeden "marka" bu şekilde mi yüceltilmeye çalışılıyor acaba? Eğer öyleyse kültürel değeri en yukarıda olan "liselilerin" başkanı Canaydın, "lisesizlerin" formal başkanı Polat'a mı yenildi?.. Ya da; Feldkamp-Polat işbirliği sadece bir "futbol işbirliği" midir, yoksa işin altında bir başka "gönüldaşlık" var mıdır?.. Ertuğrul Sağlam'a "cesaret" edebilen bir Beşiktaş ile Karl Heinz Feldkamp'a "razı" edilen bir G.Saray'dan hangisi "geleceğe", hangisi ise "geçmişe" yatırım yapmış sayılabilir ki?.. Kendisi yardımla oturan bir adam, çoktan "dibe oturmuş" bir takımı nasıl "ayağa" kaldırır dersiniz?.. 1991'de Kaiserslautern ile şampiyon oldu ve yorumculuğa başladı. Bir daha hocalık denemesi yapması ise sadece G.Saray ve Beşiktaş'da ; üstelik anovretik asfiksi ve buna bağlı kalp yetmezliği nedenleriyle yarım kaldı. Yorumculuğu ise 1998 Dünya Kupası'nda Çek Kohler oyundan alınıp yerine Babbel girince, canlı yayında sarf ettiği "şimdi Babbel Kohler'in deliğini kapatacak" sözü yüzünden son buldu. Çam devirmeyi bir yana bırakın, orman yakmıştı "yüreği yetersiz" yeni hocası G.Saray'ın... Yardımcısını da kendi seçecekmiş!.. Yok yaa... Burası dağ başı ve gelen de Mourinho veya Lippi... Hiç olmazsa "yeni bir yetmezlik" durumunda, yükü sırtına alabilecek birini kendi öz iradesiyle seçebilseydi G.Saray. Kendi içinden ve küllerinden gelen birini... Gecikmiş geleceği geldi ve geçmişinden geldi gelecek ve biraz karmaşık yani G.Saray'ın yakın geleceği... Yeni hocası "baştan raporlu" çünkü... >> Zengin ve yoksul... Sağlam ve çürük... Birkaç sezondur "fakirlik" edebiyatı ile proje üretemeyen ve her yolu tıkanan G.Saray "zengin" rakibi F.Bahçe'nin "mal varlığı" altında ezildi durdu... Bu sezon Beşiktaş ile olası bir çekişme durumunda "Ertuğrul Sağlam"ın "sağlam" kişiliği ve "sevk ve idare ile antrenman bilimi" konusundaki üstünlüğüne "çoktan çürüğe çıkmış" bir hocanın masallarıyla karşı koymaya çalışacak. Bir rakibinden "fakir", bir diğer rakibinden "çürük..." Daha baştan kaybetmek veya "kötü yere dükkan açmak" buna denir gibi geliyor bana... İnsan hafızası 18 gün ile sınırlı imiş. Sahaya atılanlar unutulur 8-10 gün içinde, Fener'in ezip geçmesi ise 10-12 gün içinde. Gerets ve yaşananlar 15-20 gün içinde... Balık haline getirdiğinizde ise G.Saraylıyı, 8 saniyede unutturursunuz maazallah her şeyi... >> Rasim Zaimoğlu Şu seçimin adaylarından. Partisi beni ilgilendirmiyor, belki oyumu da alamaz ama "yiğidin hakkını teslim etmek" diye bir şey var hayatın içinde. Gerçek bir "Giresun dostu" ve Giresunspor'un asansör takım olmamasını "Karadeniz oto yol projesine" ve "fındık rekolte birim fiyatına" verdiği önemle eşdeğerde tutuyor. Beni ilgilendiren Giresunspor... Rasim Zaimoğlu gibi bu işin gönüllülerini, eğer; parti farkı gözetmeksizin işin içine çekemezlerse Giresunspor'un daha yukarılara hayal etmesi masal olur. Zaimoğlu Giresun için bir şanstır... Bütün konuşmalarını ve toplantılarını izlediğim değerli dostumun yanındayım. Çünkü onun yanında olmak, Giresunspor'un yanında olmak anlamına geliyor.. >> Yanlış yaptılar G.Saray çok büyük yanlışlarını, daha büyük yanlışlarla tedavi ediyor. Cezayı ertelemekle yaptıkları yanlışı, cezayı hak ederken fazlasıyla yapmışlardı zaten. Mesela... Stat koridorlarında at Tuncay'a iki tokat, Zico'nun kafasına da iki keskin nişancıdan iki taş ekleştir ve hiç gerek kalmasın onca "bir halt etmez" plastik su bardağına. Polat da çıkacak ve hakemlerin hırsızlığından ve devletin acizliğinden söz edecekti. Fatih Gökşen'de hakemin çoluğuna çocuğuna beddua edebilirdi. Su atıp 5-10 maç ceza alacağına, at iki kaya parçası, yar elin gavurunun kafasını, döv koridorda ve söv kameraya, al bir iki maç, onu da git İzmir'de oyna, parana para kat... Rakibinden daha "efendice" davrandığı için daha "görkemli" bir ceza alacak ve bunu başarmış ilk takım olarak yine tarihe geçecek G.Saray... >> Fatih Erkoç Üzerinize afiyet biraz sese meraklıyımdır. Notadan anlamam, şarkı söylesem kargalar bile fenalık geçirir ama işim gereği "diyafram kullanmak, sesin tınısı, ciğer ve boğaz ilişkisini" iyi bilirim. Hele Önder Bali ile birlikte olduklarını öğrenince icat ettim zamanı ve koşa koşa gittim eşimle. Son Televizyon programında gördüğümde büyük ses ustası, cazın harmancısı, hicazın cambazı Fatih Erkoç'un bir kenarda oturduğunu, Aysel Gürel'in ise ortada göbek attığını görmüş ve çok üzülmüştüm... Kaliteye hürmeten orada olup Fatih Erkoç'u "icra halinde" izlemeliydim. İyi ki gitmişim.. Muhteşemdi; skandalı olmayan, hanımıyla mutluluğu hemen anlaşılan, reytingi olmadığı için kalitesi garanti altında duran büyük usta... >> POST-İT Hak mahrumiyeti, sadece "imza atmamak" şartı ile sınırlı ise, bu ömür boyu mesela "taze fasulye yememe" cezası gibi bir şey midir?.. Cezalı birisi yeniden söverse, "cezası uzar mı?" yoksa "imza atamama" cezasına ilave olarak bir de "paraf bile koyamama" cezası mı eklenir?.. Sevgili Tahkimim benim!.. >> S-ÖZ "Başkasının zaferini kendi zaferi gibi görme dürtüsünün devam edişi, bu toprakların horoz dövüşünden, hala daha bir futbol maçı seyir bilincine geçemediğinin kanıtıdır..." (Çetin Altan) >> "Futbolda dün yoktur" derler... Bu söz doğruysa şayet Feldkamp G.Saray su topu takımının başına getirildi demektir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.