Gerçeklerle yüzleşirken makyaj yapılmaz...

A -
A +

Sportif alemin "gösterilen" gerçekleri ile, görünenin arkasında kalan gerçeklerin "ambalaj" durumunu yazıyorum. İyi mi yapıyorum bilemem ama yapmazsam; o zaman da ben "ben" olamam. Sanal alemin, televizyon denilen "nasıl söylendiğiyle değil, nasıl göründüğünüzle ilgilenmenizi emreden" dikdörtgenin içinde, size "empoze" edilen, size sunulanın arkasındaki gerçeği görmenize belki yardımcı olurum diye düşündüm. Süleyman Hurma gerçeği Kayserispor takımı tam ve tipik bir "asansör" idi... Ertuğrul Sağlam... Tolunay Kafkas... Şota... Doğru ve ucuz yabancılarla doğru kullanılan bir bütçe sayesinde muhteşem bir stat ve ligin "Avrupa"ya katılabilecek statü" arayan duruma gelmiş bir futbol takımı... Bütün bu "organizasyon" dediğimiz işi gerçekleştiren adam kim?.. Süleyman Hurma... Maça gitmeyen, 1 liraya düşürülmüş biletlere bile rağbet etmeyen, ardından bedava seyirciye bile tenezzül ettiren, ona rağmen gelmeyip de ancak bir meyve suyu ve birkaç kurabiye olursa gelebilen bir seyirci önünde geleceği garantilemeye çalışan bir futbol adamı. Kulübünü darmadağın eden günümüzün sportif direktörleri ile takım menajerleri arasında Kayserispor"un bulabildiği en dürüst ve en bilgili adam... Yuhalandı... Seyirci haklı... Bu takım geçen sene şampiyondu, son 5 yılda üç şampiyonluğu vardı, iki kez de kupa kazanmıştı, taraftarı doğal olarak Barcelona'ya yenilmiş olmaktan dolayı sinirli!.. Taraftar kabullenemiyor tabii ki Beşiktaş ve Galatasaray"ın üstünde olmayı, bu kadar sakata rağmen. O ne Sinan'dır, ne de Adnan Sezgin... Ey insafsız Kayserili taraftar... Ey kifayetsiz bezirganlar... Bir gün içinden Cumhurbaşkanı çıkarmış bir takım olmanıza rağmen, hatta Özhaseki'ye rağmen küme düşerseniz o zaman anlarsınız gerçeği... Gerçekle yüzleşmeyi... Küfür eden taraftar o kadar çok ki... Ama bir Süleyman Hurma daha yok ki... Arda Turan gerçeği Sana hayranım Arda... Bir imzalı resmini isteyecek, bir forman için çok şey verecek kadar hayranınım... Amaaaa... Gerçeğin acı tarafını da görmeden geçemiyorum. Skandallarla dolu berbat bir sezon yaşayan bir takımın, o sezonda tam 24 maçını kaçıran birinin, üstelik kaptan olarak takımın başında olması gereken birinin yıkılmış hayallerin sahibi olan insanların tek umut kapısı olması doğru değil midir?.. Tamam, onlar 8-10 densiz gariban. Ahmak tarafı onlar; Galatasaraylıların. Onların algıladığı gerçek, senin Galatasaray'ın değil Hiddink'in topçusu gibi yaşaman ve davranmandır. Milli forma sana çok yakışıyor... Ama en iyi arkadaşının kendi takımından kimse değil de "ezeli ve azılı rekabet" yaşadığın takımdan çıkmasını yadırgamaları doğal değil midir?.. Sen top topladığını söylediğin günlerde senin efsanen bunu yapsa top toplamaya devam eder miydin?.. 24 maç Arda... Tam 24 maç yoktun... Üç maç vardın, onlar da Almanya-Belçika-Avusturya maçları... Yani uluslararası pazara yüzünü gösterebileceğin maçlar... Senin Kadıköy'deki son Avusturya maçı performansını görünce, 1 hafta önce Arena'daki Fenerbahçe maçında sunduğun 15 dakika ile kıyaslamaları da doğal değil mi?.. Bir hafta Arda... Hepi topu 7 gün ve sen tavan yaptın. Onların yeni korkusu, senin de Emre gibi Avrupa'ya gidip oradan da Fenerbahçe'ye dönmen ve sonra da "bana Ali Sami Yen'de zorla top toplattırıyorlardı" demendir. Unutma ki Emre de "Türkiye'de Galatasaray'dan başka takımda oynamam" diyordu gelene kadar. O yüzden sana küfür etmediler... Sana Galatasaray"ı değil, Liverpool'u layık gördüler... Bülent Ünder gerçeği Adamdır... Herkesten fazla Galatasaraylıdır... Kucağına bırakılan bombayı sevimli hale getirmek için bir araya getirilen "ayrı dünyalardan birbirinden hoşlanmayan" insanlarını 24 saati bile bir arada geçiremeden maça hazırlamıştır. Daha doğrusu hazırlayamamıştır... "İflas etmiş", hatta "concordato" verip kepenkleri indirmiş bir yönetimin desteğini alamadan, 8 hafta sonrasında birlikte olmayacağı oyuncu grubuna deklare edilmiş bir hoca olarak o insanları "sevk ve idare" etmeyi denemiştir. Bu riske onu sokan, onu o yapan camiasına sevgisi ve saygısıdır. Yazık ki o da "harcanan" Galatasaray değerlerinin arasında ve tarihte yerini almıştır. "Kötü gün dostu" olduğunu göstermiştir... Aslanlar gibi bir yürekle hem de.. Adnan Polat gerçeği Başkanım... Takımını yalnız bırakmamanı anlıyorum ve senin "ne kadar Galatasaray sevdası" ile donatılmış olduğunu biliyorum. Ancak... Bu takımın kaybedecek bir günü bırakın, bir saati bile kalmadı artık. Olabilecek en kısa sürede, her şeyi öne çekerek, bir an önce herkesin önünü açman gerekiyor. Bırak seni tarih bağrına bassın... Bir dahaki gelişin muhteşem olacak ve en önce ben destekleyeceğim seni... Sayın Başkanım... Bu takımın bir an önce değişebilmek için "aceleye acil ihtiyaç" duyduğunu sen de biliyorsun. Yeni yapılanma için bir saat bile gecikmek demektir. Yeni yapılanmayı yapacak sağlıklı bir yapı oluşturulmasına en çok sen yardımcı olabilirsin. Transfer, yeni hoca meselesi için Nisan'ın ilk haftası bile çok geçtir. Hazırlananların da bir daha "kendi kurdukları bir takımı, buldukları bir hocaya" teslim etmek yerine, "yeni bir Galatasaray kuracak hocaya karar vermeleri" gerekiyor artık. Sayın Polat... Adam Malatya'da yenildi, Antalya havaalanını örgütledi ve takımını ayağa kaldırdı. Sen aynı yerde yerin dibine düşürdün takımı. Bir küçük organizasyon her şeyin yeniden başlaması yeterliydi halbuki... Sayın Başkanım... Bırak ve yol göster ki; şu Galatasaray "ölüp de yeniden doğabilsin..." Geçen her saat sonrasında ne olmakta biliyor musun?.. "Ölmüş de ağlayanı yok..." POST-İT Son gelinen durum gerçeği... Kasımpaşa taraftarı bir okuyucum aradı beni. Ne dedi biliyor musunuz?.. "Bu hafta Kayserispor'u Kayseri'de yenip Galatasaray'ın Antalya"da yenilmesini bekleyeceğiz..." dedi. Daha ne denebilir ki... S-ÖZ Alın size 3 adet güncel Türk sözü... "Karaya sabun deliye öğüt neylesin..." "Kabiliyet talim ile olmaz..." "Kafa boşsa göz hiçbir işe yaramaz..." Mourinho 9 yıl sonra kendi sahasında ilk defa yenildi. Bu tarihi dönemeç Başkan Yıldırım Demirören ile buluşup çektirilen resimlerin hemen ardından gerçekleşti!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.