Her fırsatta Paralimpik Olimpiyat oyunlarının ‘yapabilirlik-becerebilirlik-başarabilirlik ve bitirebilirlik’ üzerine kurulu aslan yürekli insanların kazanma azmini izliyorum.. Hayran olduğum taraf ise zerafetleri ve centilmenlikleri..
Baştan sona izledim görme engellilerinin maçını.. Topun içindeki minik çıngırağın peşine düşüp olağanüstü bir mücadele verenlerin maçı beni çok etkiledi..
İçinde hiçbir kasıtlı hareket, tekme tokat-itiş kakış olmayan ve kandırmacaların hiçbir durumuna başvurulmayan bir futbol maçıydı..
Kaderlerini kandırıyor gibiydiler..
Kart da yoktu çünkü gösterseniz de göremezlerdi ki..
Sonra tekerlekli sandalyedeki basketbol maçına gömüldüm..
O gençlerin yüreklerinin üstünde nasıl uzadığını, tekerlekli sandalyesi devrilenin hemen kalkıp oynamaya çalıştığı bir mücadele vardı..
Oturduğunuz yerden üçlük atmayı hiç denediniz mi?..
Onlar atıyorlar da..
Onlar taş ustasıdırlar..
“Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur, onu seyrederim. Adam belki yüz kere vurur taşa. Ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturamaz. Sonra birden, yüz birinci vuruşta taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki; taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir..”
Bunu diyenin adı Jacop Riis..
Tanımam bilmem..
Paralimpik oyunlarda koşan, refakatçisi ile finişe gitmeye çalışan,yarım bir bedenin dünya rekorunu kırmasını yaşıyorum kaç gündür..
Onlar mı eksik, yoksa biz mi?..
Kas gücüyle değil; kalp gücüyle yarışıyorlar..
Bitirebilmek için çabalıyorlar kazanmaktan çok..
Tırnağımız içeri battığında, güzümüze toz kaçtığında, nasırımız zorladığında ne hale geldiğimizi düşünün ve ondan sonra o kolsuz delikanlının, gözleri görmeyen genç kızın havuzdaki çabasını izleyin..
Bitmesin istiyorum taş ustalarının oyunları..
Bekliyoruz
Fenerbahçe’nin ligi böyle götürmeyeceği apaçık bir gerçek..
Ama ne zaman ne kadar toparlanırlar işte orası meçhul..
Bir şeyler olacak ve beklenen ‘gurup dinamiği bir anda oluşacak.
Onu bekliyoruz..
Şu anki durum ise “işlek bir caddede muhteşem bir kebapçı dükkanı açıp vejetaryen yemek yapılan bir dükkana müşterinin niye gelmediği” gibi bir sorun..
POST-İT
Benim kendimi ‘sağlam’ zannedip yapacağımı sandığım ama bir türlü yapamadığım her şeyi yapıyor o ‘engelli’ bildiğimiz gençler..
Biz mi yarımız, onlar mı tam?..
S-ÖZ: “Fedakarlık; başkası için yaptıkların değil, kendin için vazgeçip yapmadıklarındır..”
Beşiktaş sanki takımı hiç bozmamış gibi, hatta üstüne koymuş gibi yürüyor taraftarıyla. Avrupa’da da aynısını bekliyoruz, çünkü biz doymayız..