En zor işlerden biridir; tası tarağı topladıktan sonra kazanmak üzerine bir iç saha maçı oynamak. Hesap soran yok, muhtemel puan kaybının zarar ziyanı yok, hesap soranı da. Önünde seni bekleyen ön eleme filan da yok. Dolayısıyla G.Saray önümüzdeki hafta tarihinin en uzun ve en rahat tatiline çıkabilecek pozisyonda. Bu durumda düşmüş ve rahat bir takıma karşı 8-10 seyirciyle birlikte motive olmak pek kolay bir şey değil. Demek ki, G.Saray'ın işi yarışmacı olduğu zamanlardan daha zordu. Kaza golüyle öne de geçti, arkadan kronik hatalarıyla bir de gol yedi, sonra bir de penaltıyla bir daha öne geçti. Bu aslında maçın bir analizi olmalıdır. Dün geceki bu maçın analizi duygusal yorumlarla anlatılmalıdır. Koskoca bir stadı yapıp, birkaç yüz seyirciyle oynamak ve o maçı son maçı olarak tribünde izlemek, Adnan Polat'a bir galibiyet zevki değil, her halde çok büyük bir işgence olmuştur. Sahadaki oyuncuların bile aklı dondurulan ödemelerde ve belki de çıkması muhtemel taliplerde. Bu takımın üzerine benim bildiğim felsefe, oyuncu göndermenin tazminat maliyeti yerine, eldekilerin üstüne bir-iki oyuncu koymak ve bu malzemeyi doğru sevk ve idare etmek üzerine kurulacaktır. Haftaya bugün yeni bir G.Saray doğum yapacaktır. Kasımpaşa'ya bir yıl sonra lige dönme dilediğimi belirtmek isterken, G.Saray'ın da bir hafta içinde yeniden doğacağını bilmenizi isterim. Dün geceki galibiyet, oynanan oyunu açısından olmasa da Bülent Ünder'e ve her şeye rağmen son maçını izleyen bir eski başkana el sallamaydı. Doğru ve iyi veda ettiler.