Güneşe dönen gölgesini göremezmiş

A -
A +

Biz büyük bir yanlış yapmışız. Aziz yorumcularımız, eline su dökülemez yeni yetme muhabirlerimiz ve buradan kupaya bir şekilde göz atan, hayatında hiç maça gitmemiş radyocularımız, hatta sporu yurt dışı etkinliği sanan ve sportif etkinliklere tebelleş olan spor dışındaki yazarlarımıza göre, bu işi en az bilen adamı, hatta hiç bilmeyen birini milli takımın başına şef yapıp oraya göndermişiz. Türkiye'de bu işi en yanlış yapan adamı milli takımın başına "çete reisi" yapıp oraya göndermişiz. Adam bu işi en az bilen değil, hiç bilmeyen... Yazı okuyup yorum seyrettikçe anlıyorum ki; ülkedeki futboldan en az anlayan adama emanet etmişiz, oradaki bir grup Türk gencini. Antrenman bilimini bilmiyor ki, herkes sakatlanıp duruyor. Hamit'in "orada" değil "burada" oynaması gerektiğini bile bilmiyor. Hayatının hiçbir döneminde bir mahalle takımını bile antrene etmemiş, grup dinamiğinden bi-haber bunca "uzman" (!) otoritemiz var ve bunların hiç birini dinlemiyor. Futboldan, bu ülkenin hiçbir yazarı ve eski futbolcusu kadar da an-la-mı-yor... Nihat'a güvenecek kadar futboldan uzak bir adam orada milli takımın başında. İbrahim Kaş'ı plajdan çağırıp oynatmayacak kadar "zır cahil." Semih'i ilk 11'e koymayacak kadar inatçı ve Semih'i ilk 11'e koyacak kadar futboldan uzak!.. Zaten bu güne kadar hiçbir başarısı yok ve elde ettiği her şeyi "şansı" sayesinde elde etmiş. Anasından "kısmetli" doğmuş... Emre Belözoğlu'nu orta sahada oynatacak kadar "beyinsiz." Geri düşüp maç kazanacağına kafadan 3-5 yapamayacak kadar bilgisiz ve aciz... Üstelik bir Rock grubunda gitar bile çalamayacak kadar "yeteneksiz." Karizma dersen hiç yok... Bizim "çete reisinin" çapsızlığına bakın ki; bağlama dinlemekten hoşlanıyor... "Çiçeğin dikeni var" diye üzülenlerin arasında "dikenin çiçeği var" diye sevinebilen bir adamı milli takıma hoca yaparsanız olacağı buydu zaten... Mesela; bu gece kaleci Tolga'yı stopere koyamayacak kadar bilgisiz... İnsana olanları kovalamaktan, insanın içinde olanları ıskaladık. O nedenle dönmeden vurmalıyız o Adanalıyı. İnsanı iki şey öldürürmüş; sevmediği insanın silahından gelen mermi, ve sevdiği insanın kalbinden gelmeyen sevgi... Bu nedenle zaten... O, zaten ölü... >> Yüzyılın yayın savaşı Kusura bakmasın ama insan olarak sevdiğim Selçuk Manav ve ekibi, yayıncı olarak sınıfta kaldı. Manav 2-3 dil biliyor ama ekrana doğru bakamıyor ve camın ötesine geçemiyor. Kendisini kullanması ne kadar yanlışsa, maçın saha içi fantezilerinin tümü ondayken "magazin" kovalamacasına girmesi ve stüdyoya doldurduğu adamların "konuşmalarını" geyik formatında yayınlaması, onu ve ekibini sınıfta bıraktı maalesef. Bilmeyenler işin "tele" kısmına takılırlar, bilenler ise "vizyon" kısmına... Diğeri PAY TV haklarını kullanmasına rağmen onu geçti... Ellerindeki Ferrari veya Porsche kalitesindeki ürünü, İETT şoförlerine verip Beykoz-Riva hattında ring seferi yaptılar. O mal öyle mi değerlendirilirdi? Gazete yaptılar televizyonlarda, televizyonun matematiğini ve mantığını bilmedikleri için... Radyo sattılar görüntüye çuvalla para ödemişken... "Mal" çok büyüktü ama "kullananlar" küçüktü... Dua etmeliler "açık" kanalda olduklarına ve TRT'nin eğitimli ve usta spikerlerine. O aslan parçalarının anlatacakları büyük zaferlere taş döşeyen ve olayın tüm tadını kaçıran Selçuk Yula'nın ve Ömer Üründül'ün hesabını da ödemeliler o duanın ardından... Uçak kullanıp, sadece kılıcı olanlara bir savaş kaybettiler... Yeni hiçbir şey yapamadıkları gibi, rakibinin yaptığını üstelik ondan daha geç soktular yayına. Tüm tekrar maçlarda en az 10 dakika fark yediler örneğin... >> Anlayana sözler Beni "lojistik destekleriyle" zenginleştiren Nilay Aktepe Küçükşahin yine yağdırmış... Buyurun bakalım: TERİM İÇİN: "Yapılırken heyecan duyulmayan işlerden başarı çıkmaz." MİLLİLER İÇİN: "Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Biri süzülerek, diğeri sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye değil, nasıl geldiğinizdir." YORUMCULAR İÇİN: "İmkânsızlık yalnızca sersemlerin lügatinde bulunur." YENİ YETME YORUMCULAR İÇİN: Mark Twain der ki: "Ben 14 yaşımdayken babamı çok cahil bulurdum. 21'ime geldiğimde ne çok şey bildiğini anladım. Anlayamadığım tek şey, 7 yılda nasıl olup da bu kadar çok şey öğrendiğiydi." >> POST-İT Hazırlanırken değiştik... Değiştikçe şaşırttık... Şaşırttıkça değiştik... Değişirken yarıştıkça geliştik... (Ümit Aktan) >> S-ÖZ Sevgide güneş, Dostlukta akarsu, Hata örtmede gece, Öfkede ölü, Tevazuda toprak gibi ol... Her ne olursan ol; Ya olduğun gibi görün, Ya da göründüğün gibi ol... (Mevlana) >> Dünyanın futbolda ilerlemiş ülkelerinde hemen herkes futboldan "anlar", ama Türkiye'de herkes futboldan anladığını "zanneder."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.