Birinin kaybedip diğerinin kazanması üzerine birden farklı lig finali yazıları çıktı ortaya. Oysa daha bir hafta önce diğeri kayıp yaşadığında ve biri kazandığında ligin çoktan bittiğini belirten yazılar okumuş ve sözler duymuştum. Galiba haftalık lig manzarasına göre ahkâm kesiyoruz biz...
Bir bakıyoruz ki; biri kayıp yapmış diğeri de kazanmış, hemen oturup ligimize don biçiyoruz.Aradan üç-beş gün bile geçmeden kayıp yapan kazanıveriyor, kazanmış olan ise kaybediyor ve haydaaaa yeni bir senaryo.
Kimin iyi oynadığı veya kimin ne kadar neyi kovaladığı bir yana bırakılıyor, puan cetvelinin bize sunduğu manzaraya göre ya hayallere dalıyoruz, ya da masallar anlatıyoruz.
Fenerbahçe'nin kaybı bu ligin akışını değiştirmez... Makas daralabilir, heyecan gelebilir o kadar. Ama 'kayıp serileri' yapması asla beklenmemeli Fenerbahçe'den...
Galatasaray ise yorucu trafik ve değişik kulvarlara adaptasyon nedeniyle sürekli 'kazanma serileri' yapacak gibi görünmüyor.
Kolay değil...
Bursa'ya 6 at, git Tokat'a, gel Es-Es oyna, sonra da kendini Chelsea'ye hazırla...
Öte yandan bu trafiğin arasında 'fark aslında 7 değil, 4' diye umut saç.'
Zaten farkın kapanması halinde ikisinin arasında oynanacak ilk maç, ancak Seyrantepe Emniyet Amirliğinde biter ve bir karara orada bağlanır...
Futbolda
'hayırseverlik' olmaz Bir oyuncu takımınızda oynar ve hatta kupalar kaldırır. Sonra da gider rakibinize transfer olur ve size karşı da bayağı koşar...
Damga hazırdır hemen:
'Vay şerefsiz, buranın ekmeğini yedi ama bakın nasılda oynuyor...'
Bu nedenle birbirlerinden oyuncu alamaz oldular büyükler.
Dany Beşiktaş'ın yapabileceği ve alabileceği en uygun nokta transferdi mesela.
Ama bünye reddediyor...
Morio Götze eski takımını yenen yeni takımını eski takımının kulübesinde seyrederken 'ahlaksız' değildi ama...
Lewandowski yeni takımına karşı eski takımının formasıyla daha iki maç oynayacak en az.
Ama asla 'şerefsiz' olmayacak...
Ahlak ve şeref...
Hoyratça kullandığımız iki kelime...En acil ihtiyacının 'topu içeri atacak bir adam' olmasına rağmen Mustafa Reşit Akçay'ın sürekli orta alana takviye yapmasının bir tek sebebi var bana göre.
Ne maç sayısı olarak ne aldığı sürenin tamamında asla güvenemediği Colman ile yola devam etmek istemiyor.
Derdi şef bulmak...
Orkestra nasılsa çalar bir şeyler...
Diyor olsa gerek...S-ÖZ:
'Ortak tehlikeler, birbirinin can düşmanı olanları bile birleştirebilir...' ARİSTOTELES
Bir kez daha Akhisar Belediye'nin yönetimini, teknik ekibini ve oyuncu kadrosunu kutluyorum. Bu takım ne kadar az harcamayla ne kadar büyük işler yapılabileceğini kanıtlıyor bıkmadan...