Sen 80 dakika oyna ve hiç hata yapma. Üstelik iğneyle... G.Saray, Malatya deplasmanında iyi oynarken, Hakan Şükür'ün çok iyi oynaması maçı kazanmaya yetti. İğneyle çıktığı maçta sezonun en iyi ve istekli maçını oynayan Hakan Şükür'e, Uğur ve Sabri de katılınca ortaya şık bir deplasman galibiyeti çıktı. Sıkışık ve kapalı defanslarda zorlanan Ribery'yi bu maçta kulübeye almak ve oyuna geç sokmak futbola ihanettir diye düşünüyorum. "Boş alan ihtimali" çok yüksek olan dünkü maçta onu kullanmamak bana pek iyi bir fikir gibi gelmedi. Oysa Bah, tam Ribery'nin bire birde dağıtabileceği ve son çizgiye kadar gidebileceği bir savunma oyuncusu. Oraya olası bir kademe durumu da Hakan Şükür'ü iki değil, tek kişiyle boğuşmak zorunda bırakacaktı. Zaten Hakan'ı tek kişinin durduramadığı dün gece bir daha kanıtlandı. Sol taraftan da Hasan, "içeriye yürüyen yapısı" nedeniyle takımı uzun atmak zorunda bıraktı. Bu nedenle uçurtmalar hep yarı ortadan ve yüzü dönük defans adamlarına yapıldı. Maçı hocaların taktikleri değil, oyuncuların hataları çözecekti. Ya da bazılarının becerileri... Golü bulduktan sonra Feyyaz'ın tüm hamlelerini, oyunu domine edişini ve ezilmekte olduğunu seyretti Hagi. Çünkü kafasında değişiklik için 60'tan sonrası vardı ve dünyanın en kıvrak zekâlı futbolcusu, kulübede donup kalan hoca modelini yine aşamadı. Hakan'ı bire bir bırakmanın hatasını, Uğur'un doğru atak başlatma seçimini, Necati'nin final pasını doğru seçen asistini ve Hakan Şükür'ün "öldürücü plasesini" belirterek bir daha vurgulamak isterim. Maçın hakemi Serdar Tatlı, şu rahat gecede bile bazı sıkıntıları davet etmedi değil. "İki uzun, bir kontra" oynandığında dağılan defans oyuncuları değil, hep Serdar Tatlı oldu. Bir kez daha Mondragon kadar bile koşmamış olan "en maço tavırlı" hakemimiz, 40-50 metreden düdükler çaldı. Ama artık düdüğün nohudu aşındığından keskin ama detone düdük çaldı, "sevgisiz büyümüş çocuk" görüntülü, "aksi" hakemimiz. Maçı da kendisini de az daha şu şerbet gibi gecede "Kakofoniye" sürüklüyordu. İhlâli yapan kaleci nedeniyle gol olan penaltıyı tekrarlatan "sert bakışlı hakemimiz", daha beter ihlâlin olduğu ikinci penaltı kaçınca neden rahatladı acaba?.. "11 metreden topa vuracak bir adamı, 3 yıldır bulamayan bir takıma birden fazla penaltı verilmez" kuralı nedeniyle sıkıntı yaşaması da penaltı gibi direkten döndü. Son söz olarak baştaki fikrimi bir daha tekrarlamak istiyorum. "Elinde Hakan Şükür varsa ve yürüyecek hali kalmışsa önce onu yazar, etrafına 10 kişi koyar ve bir takım yaparsın."