Önce Hakan'la başlayalım. İlk yarıdaki rakibi durdurma planlarına hizmet etmek amacıyla ortaya yakın oynadı ve tehlike konisinin dışında gezindi. İkinci yarıda boş alanları iyi değerlendirdi ve galibiyetin rakibin attığı bir golle olmasına izin vermedi. Belki dünyanın en iyi forveti veya golcüsü değil. Ama kesinlikle dünyanın en iyi, "savunma yapabilen" forveti. Yardım maçından esirgenen ama dünyanın en büyük yıldızlarının oynayacağı yardım maçına çağrılan Hakan dün Rize'de top filan oynamadı, kelimenin tam anlamıyla Ersun hocayı dansa kaldırdı. Maçın başlarında genç Sabri'nin "enerjisine oranla biraz fazla genç" kaldığı maçlardan birini yaşadık. Sağ kanattaki "toyluk ve uyum" sıkıntısına, Rizespor kendi solundan "çelik - çomak" gibi gidip geldi. Ayhan ve Sabri genişlik üretmeyip ortaya doğru girince, Rize savunması adamları savunurken alanı da savunur oldu ve bu nedenle ev sahibinin kalecisi de terlemez oldu. İlk yarıyı Rizespor yerden ayağa daha iyi oynayarak ve "direkle öpüşen" bir topa kahrederek tamamladı. İkinci yarıda iyi kapanan ve iyi çıkan takımlara karşı tek formülü uzun pas olan Hagi, tam sıkıntılı dakikalara girecekken ikinci yarının erken golü geliverdi. "Aman ilk golü kendi kalesine attı" diye küçümsemeyin, çünkü orada, "kendi kalesine gol attıran bir pres ve baskı" olduğunu göz ardı etmiş olursunuz. Hakan ve Necati, "topu içeri sokmak" becerisini biraz daha fazla taşıyabilseler, maç başına değil, adam başına üçer golle dönerlerdi. İkinci golde Hakan Şükür'ün muhteşem takibi ve olağanüstü gol vuruşu maçı hak edene gönül rahatlığıyla teslim etti. Yeni transferler Ribery ile Kabze'nin geberik toplara bile koşu yaparak takıma pozitif enerji yüklediklerini gördüm. Boş alanlara saldıran ve doğru tercihler yapan bir kalite sunuyorlar. İlginçtir, "Kabze varsa fark olur" gibi bir dileği de gerçekleşiyor G.Saray'ın. Orhan'ın ikinci sarısını ve Hakan'a yapılan penaltıyı es geçen Mustafa Çulcu, "maçı idare etmekten çok" hakemsiz de gidebilecek bir maçta yılların tecrübesiyle "durumu idare" etti. Özetle kendine ve takımına büyük yardımı dokunan Hakan Şükür bu işleri yaptıkça Milli Takım hocasına da hiç istemediği zararlar veriyor. Genel olarak maç planını 90 dakikaya daha iyi yayan G.Saray, çok kritik ve zor üç maçtan 9 puan çıkardı. Bu F.Bahçe'yi ne kadar tedirgin eder bilmiyorum ama geriden gelenlerin umutlarını bir hayli azaltıyor. Eğer sarı - kırmızılılar, "kapanan ve iyi çıkan" takımlara karşı yeni formüller üretirlerse şansları daha da artacaktır. Şimdilik ufukta formül sayılmasa da Ribery ve Kabze gibi iki çok değişik ve maç oynanırken "fikir sahibi" olduğunu kanıtlayan oyuncularla bu işi çözüyor.