Basın toplantısı yapıp hakemleri baskıyı bırakın, ağır pres altına almak ve hatta bunu yaparken her türlü cezayı umursamadan yapmak sezonu, ilk defa bu kadar erken başladı. Bir toplantı da ben yapayım isterim...
Değerli basın mensupları ve spor yazarları" diye başlayan ama sonunda bizim mesleğe verilen ayarla biten toplantılardan birini geçtiğimiz hafta yaşadık. Ben de buna karşılık kendi basın toplantımı yapıyor ve sizlere bu köşeden naklen yayınlıyorum...
Soru kabul etmem, etsem de terslerim ona göre...
Sayın Aziz Yıldırım ve Sayın Şekip Mosturoğlu PFDK sevkini umursamadan verip veriştirdiler ve kendilerine göre yakındılar hakemlerden...
Ben de bir istatistik çıkardım cevaben...
Özgür Yankaya için Kadıköy'de maç yönetmek artık imkansız. Çünkü kendisi için 'Bu stada gelemez, gelirse de bu taraftar sahaya iner' benzeri bir ithamda bulunuldu...
Çünkü zor kazanılmış bir maç vardı ortada onca yatırıma rağmen!
Bülent Yıldırım atmadığı Nani'nin olmayan faulünü 90 artı 5'te çalıp 90 artı 7'de golü getirmesine rağmen son anda ve zorla kazanıldığı için ondan da memnun değiller ve o da gelemez...
Halis Özkahya çoktan bitti... Hatalarından biri olan görüntüde Şener'in Gomez'i kırk yıllık dostu gibi kol kola girip yere indirdiği pozisyon kaçırılırken görüntülerden, diğerleri pişirilip pişirilip önüne konuldu kamuoyunun...
Onun da Fenerbahçe maçı yönetmesi mümkün değil...
Barış Şimşek, yaşadığı kent nedeniyle bitirildi zaten. Hani bir hakemin en sevdiği yemek 'İskender kebabı' ise bir daha Bursaspor maçlarına verilmesi gibi bir durum; çok normalmiş gibi...
İki öne geçip; piero'ya göre 'değil' ama genel kabule göre 'ofsayt' olur attığı gol, ve yine de algıya yenik düşer gerçekler...
Çünkü gerçek içeride kaybedilen iki puandır ve yere göğe sığdırılamayan, üstelik sürekli hakkı yenen! Bir takımın üçüncü duruma düşmesidir...
UEFA da bu işi bilmiyor...
Durup durup Cüneyt Çakır'a üst düzey maç veriyorlar...
Uğruna basın toplantıları düzenleyip üçer saat tüm programlarda yerden yere vurduğumuz Halis Özkahya, bunlardan habersizdi çünkü o sıralarda UEFA Avrupa Ligi'nde üst düzey bir maçı yönetiyordu...
Cüneyt Çakır'dan da kimse memnun değil... Trabzon'da vermediği penaltıdan dolayı en az Trabzonspor kadar şikayetçi Fenerbahçe camiası.
Pekiii...
Barış Şimşek Trabzon'da yaşadığı için Fenerbahçe maçlarına verilmemesi gereken bir hakem ise; İstanbul'da yaşayan ve hatta Kadıköy'de ömrünü geçiren Cüneyt Çakır'ın verilmesi nasıl mümkün olabiliyor oralara?
Çaykur Rize- Fenerbahçe maçını kim yönetti?
Cüneyt Çakır...
Peki, bir Rizeli yönetici çıkıp 'bu nasıl iş' diyebildi mi?
Veya Denayer'in eline gelen topa 'İstanbullu' olduğu için mi penaltı çalmadı?
Ligin daha ilk çeyreğinde en az 6 hakemi tarihe gömdük ve bunların hemen hepsi sadece 'bir takım çok büyük paralar harcayıp takım kurduğu ve kolayca maçlarını kazanamadığı için' yok edildiler...
Galatasaray kollandı, Beşiktaş kolandı derken en çok Fenerbahçe kollandı ve en çok sesini çıkaran da o cenah oldu. Ayrıca en çok canı yanan ve doğranan da kesinlikle Trabzonspor oldu...
Deniz Çoban çok önemli izler bırakarak tarih oldu...
Biz eleştirdik ama 'dünya fair play ödülü' için aday gösteriliyormuş...
Bu kadar toz duman içinde Süleyman Abay da çarşafa dolandı...
Haftada en az iki hakemin 'hakemliği bırakması gerekir 'ortalamasıyla dünya rekoruna gidiyoruz...
Kısaca...
Kazanların altı yakıldı ve Afrika kabileleri gibi hakem kaynatmaya başladık...
Hakem oturtmalardan oturaklı hakem bulamaz olduk...
Yabancı oyuncu, yabancı hakem derken kimse yabancı yönetici gerekir demiyor ama...
Toplantı bitmiştir, dağılalım!..