Hayaller gerçek olsa

Necati, Konya'da meydana gelen uçak içi kavga sonucu Konya'da kalmış. Hala orada ifade veriyor gibi. Daha doğrusu oynuyor gibi. Maçı golle açtığında tahliye oldu ve oynayacak sandık. Ama dün sevgili Ersun hocasının en önemli silahıydı G.Saray'a karşı!.. Be kardeşim Necati. Bir gün, bir kere, bir maçın bir yerinde vuruyor gibi yap da ondan sonra vur. Bak neler olacak o zaman. Takımını, "börek olacak hamur" gibi açan Ersun Yanal, ütopik ve sanal aleminin kendine özgü hücum futbolunu beğenilen skora, en azından bu tür maçlarda asla taşıyamayacağını farketmeden saldırdı. Onun hayalperest tarzı macera aramaya kadar gitti. Üstelik İstanbul'da... Üstelik G.Saray'a karşı... Maç boyunca geldi, geldikçe bastırdı ve aradı. Çok kararlı bir biçimde aradığı için yarım saat içinde maçı tekrar baştan başlattı. Ev sahibinin gerisine Mondragon dahil baskı yapan Manisaspor, G.Saray'ı bozdu ama rakip kaleye gönderilecek iki kartviziti düşünmemişti. İlk yarıda Volkan, Bülent'in soluna topu ampul gibi astı ve geceyi aydınlattı. Onu hesaplayamamıştı Ersun. Başlarda İliç'le yürüyen G.Saray, Volkan'lı çift ön libero düzeniyle koşarak, araştırarak ve en önemlisi vurarak tamamladı maçı. Aylardır kapalı defanslara uzun top atan G.Saray, dün gece bu tarzına en uygun rakibi bulmuşken tam tersini yaptı. Necati'nin atamadıkları ve Hasan'ın garip tercihleri, geliyorum diyen ve çok daha önce gelmesi gereken golü getirdi Manisa'ya. Ama ilk defa bu kadar yürekten bir seyirciyi arkasına alan G.Saray, 80 dakika yapması gerekeni son 10 dakikaya sığdırdı ve nafile çabalar puanın yanı sıra bir de fark getirdi. Gollerin hepsi uzaktan şutlarla doğmuştu. Bu da Ersun Yanal'ın hesaplayamadıkları arasındaydı. Bir puanı bulmuşken bile saldıran Manisaspor, bir oyun karakteri oluşturmaya çalışıyor ama bu pek İstanbul'larda sökecek gibi değil. Çünkü bu oyun İstanbul deplasmanlarında ancak hayallerde kazanır.