Hayata "kesin dönüş" yapmak!..

A -
A +

Ölmüştü... Çoktan bitmişti... Yerlerde sürünüyordu. Düşebileceği en karanlık noktaya kadar gelmişti. Karanlıklarda yok olmak üzereydi ve itibarı yerle bir edilmiş, kredisi tükenmiş, delalet ve hıyanetle beslenir olmuştu. Tüm harici katkıları çar çur edilmiş, büyük kısımları cebe indirilmişti. İşte böyle bir durumda kulübü Bekir Ilıcalı, kayyuma gitmesine bir gün kala; almıştı... Sonra arkasına bir baktı ki, kimse yok. Kulübü transfer yapamıyor, iddaa ve toto gelirleri hacizli, yardım için SMS bile veremiyor, üstelik cebinden para veriyor fakat federasyonun transfer izni yok ve adam alamıyor geçmiş topçu borçlarından dolayı... Takımını ayakta ve hayatta tutmaya çalışırken bir yıldız düştü gökten ve Türkiye'nin Erzurum'u 2011 Kış Olimpiyatları'nı alıverdi. Gençlik Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay'ın nasıl bir emek verdiğini ve duyduğu gururu en yakından bilen birisiyim. Üstelik; Erzurum bunu Oslo gibi bir kentin elinden aldı. Yani ata sporu kış sporları olan ülkeler Erzurum'a kaptırdı olimpiyatı ve sonra da sitem ettiler, "Bir köye verdiniz kış oyunlarını" diye... İki üç tane otelinden ve şehri alevlendirebilecek bir futbol takımından başka hiçbir şeyi olmayan bir kent, bir ay süreyle binlerce üst düzey radyocu, televizyoncu ve gazeteciye ev sahipliği yapacak... Yetmediii... Dünyanın bütün ülkelerinde canlı olarak ve de ardından Eurosport'un en geniş yayın dilimini işgal edecek... Yani İspanya'da bir otel odasında bile Erzurum seyredilecek. Yetmediii... 2,5 milyardan fazla insan Erzurum'la, dolayısıyla Doğu Anadolu ile tanışacak. Cemal Gürsel Stadı'nın açılış ve kapanış törenlerinde Palandöken'i keşfedecek.. Ve bu şehrin yok olmak üzere, elinde kalmış son aktivitesi. Son sosyal direği... Bu kente sahip çıkmamız, devletin yaptıklarının dışında Erzurumlu ve hatta doğu Anadolu kökenli her Türk'ün bir katkıda bulunması gerekiyor. Devletin de, Erzurumlunun önünde duran engelleri ayıklaması gerekiyor. Bekir Ilıcalı torpil veya kayrılmayı asla istemiyor. Sayın Başkan sadece destek olunmasını istiyor. Arkasına baktığında kimseyi bulamayan başkan, arkasında da kimseyi istemiyor. "Kol kola girebilelim, bana yeter" diyor. Erzurumlu hayata "kesin dönüş" yapmak istiyor. (Daha geniş bilgi için: www. erzurumspor.org.tr) >> Küfürün dili olur mu?.. Olur tabii... Lincoln'ün İngilizce'si olmadan İngilizce küfür ettiğini algılayan veya Almanca, ya da Portekizce küfür ettiğini anlayabilen Volkan, her halde bir anda birkaç dili birden konuşur oldu. Ya da Lincoln'e Türkçe indi gökten!... Diyelim ki doğru... Pekiii... Ağzından, üstelik bir hakeme söylenerek ağzından "putana"lı küfür çıkan ve görüntüde bu açıkça belli olan Roberto Carlos için ne demeli... Carlos, bunun her maçta hep kullandıkları bir küfür olduğunu söyleyerek savundu kendini. Demek ki, öyle değilmiş... Ya da hakeme küfür et ama karşı oyuncuya asla... Üstelik birini sadece Volkan duydu ve anladı, diğerini tüm ülke... >> Play-Station Federasyon değişikliğini en çok isteyen kulüp, kendi istediği federasyon geldiğinden beri aşağıya doğru gidiyor. Yeni gelenlerin düzenlediği 3 maçın ikisini kaybettiler, 1'inde berabere kaldılar. Oysa UEFA'nınkinde muazzam gidiyorlar. Yani 1 tane kazandılar, onu da kendi istedikleri federasyon düzenlememişti. Ben istatistik karşıtıyım. Reddedenlerdenim. Futbol "play-station" değildir. Ama F.Bahçe de "play"i bıraktı, kafayı "station" kısmına taktı. Kendi seçtikleri Hasan Doğan geldiğinden beri belki de adaletle tanışıyorlar. >> "Oley... Oley... Oley..." Şu İstanbul Büyükşehir Belediye ve G.Birliği OFTAŞspor için çok üzgünüm. Koca ligde harika işler yapıyorlar ama şöyle ağız tadıyla tribünlerin çağırdığı bir tek oyuncuları olamıyor. Kimsesizler... Tribüne doğru koşup, adı çağırılan bir futbolcunun el sallaması ve karşılığında azıcık da olsa "Oley... Oley... Oley..." sesini duyması mümkün değil. Bir oley bile çekemeden giderlerse diye korkuyorum valla... Her maçlarında sahadaki oyuncuları, tribündeki yakınları dahil herkesten daha kalabalıklar!.. >> POST-İT Erzurum konusunda biz gönüllülerin dışında birilerinin de kolları sıvaması gerekiyor. Erzurumspor konusunda yerel televizyonların, tüm yayın organlarının, "küçük yerin dedikodusu bol olur" tavrını bir kenara bırakmaları ve işe saldırmaları gerekiyor. Çünkü yapacakları katkı asla Bekir Ilıcalı'nın desteklenmesi değil, bir kentin uyanması ve hayata dönmesi, hatta bütün bir bölgenin sanki, "eyalet başkenti" haline gelmesi demektir. >> S-ÖZ İnsanlar önce para kazanmak sağlıklarını feda ediyorlar. Sonra da sağlıklarını kazanmak için paralarını... (Goethe) >> Ne Kadıköy'den çıkış yoktur, ne de Ali Sami Yen bir cehennemdir. İnönü ve Beşiktaş seyircisi bu konuda "tek"tir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.