> Fenerbahçe eleştirisi için "elden giden" Şampiyon Kulüpler, kötü başlayan UEFA Ligi ve bir buçuk yıllık prestij kaybına bakmak yeterli. Fenerbahçe övgüsü için tesislere ve birbirine sımsıkı bağlı taraftara bakmak da yeterli. Başkanı ortada yok iken her şey nasıl da yolundaydı diyesi geliyor insanın... ---------- Ahali ne gördü? 22 saat arayla iki maç seyretti bir hafta önce ve arada bir fark gördü. Tabelaya aşık olanlara değildir sözüm, sahaya bakmayı daha çok sevenleredir. Önce deplasmanda oynayan ezeli rakibinin dev gibi bir takım karşısında "yenmeyi ciddi bir şekilde denerken" yenemediğini gördü. Yenilen mutluydu yenmeyi deneyen takımından. 22 saat sonra kendi takımının 40 binden fazla erkek ve birkaç bin de kadın seyirci önünde ve rakibin ağzını açık bırakan bir destek karşılığında en azından yarım saat "yenilmemeyi denemesi" karşısında içi buruldu. ...Ve tepki koymaya başladı. O an başladı homurdanmaya. Mırıltıların alt yazısında "Bana ne tesis ve inşaattan? Bana ne alıp da gözümü boyamaya çalıştığın pahalı adamlardan?" okunuyordu. Kendisinin tribünlerde ve sokaklarda gösterdiği coşkuyu sahada bulamamaktan yakınıyordu besbelli.. Ahalinin oraya gelen 55 bin kişilik kısmı "oyunun her anında yenmeyi deneyen" bir takım görmek istiyor. Biliyor ki; ezeli rakibinin hocası 2-0 önde girse, son 10 dakikaya saha kenarına gelecek ve dimdik bir duruş ile ve vücut dilinin elverdiği tüm imkânları kullanarak "İleri çıkın" işaretleri yapacak ve golü yerse üçüncüyü ararken yiyecek. 2-0'ı korumaya hiç çalışmayan hir hocası olsun istiyor Papazın Çayırını dolduran ahali ve bulamıyor. Kızgınlığı bunadır.. PATRON KİM? O çılgın ahali, şike ve teşvik yaftasını bile sineye çeker ama "kişiliksiz ve kimliksiz" oyunu asla.. Eğer hedefiniz kalmadıysa, hedef siz olursunuz demek istiyor kadınıyla çocuğuyla ve formasını 7x24 sırtında taşıyarak günlük yaşamını sürdüren çılgın aşıklarıyla... Ahali saha kenarına baktığında, orada "patron benim" diyen birini görmek istiyor. "Patron benim" diyen kişiyi locada görmekten belli ki çoktan bıkmış... Rakiplerinin "Eyvah ne yapıyor bu adam, ben buna kendimi hazırlamamıştım" diyeceği bir şeyler yapıyor. Oysa saha kenarında "ezik" duran bir hocası var ve sadece koşu mesafelerine göre takım yapıyor. Fazlaca bilimsel.. Fenerbahçe ruhtur, bu kadar bilimselliği reddeder bünye. Ayrıca takımını yaparken koşu mesafeleri tek kıstası olamıyor ve bazı oyuncularını dış müdahaleler nedeniyle "kullanmak" zorunda kalıyor. Hedefi "para yığmanın 40 yolu" olarak belirleyenleredir isyanı... Hedefsiz kalmayı hazmedemiyor.. Onun için artık "Hedef bundan böyle sizsiniz" diyor. >>> Futbolumuzun zıvanadan çıktığı, sevimsizleştiği ve düşmanca hamlelerin oluştuğu, olayların tırmandığı dönemi son 12 yıl olarak belirliyor istatistikler... Son 12 yıl bu "futbol tiyatrosu" denilen sahnede "başrol" oyuncusu kimdir? Varın oradan çıkarın sorun yumağının görünen ucunu, çekin oradan ve yumak düğümü çözülsün artık... >>> S-ÖZ: (Yadigar Ergüden) "İmkansız" dedi gurur, "Riskli" dedi tecrübe, "Manasız" dedi mantık, "Yine de denemeye değer" dedi kalp. --------- Galatasaray"ın bulduğu ve değiştirerek kullandığı 18-20 kişi, inanın zengin bir "ayakkabı mağazası" gibi. İçerde "her numara" var!