Her yerde kar var
27 Ocak 2010 01:00
İçimden, top dünyasının topunu birden inkar etmek geçiyor bu çarşambalığına. Beyazı gördükçe coşuyorum ama soğuğu ve çamuru düşündükçe de sönüyorum. Soğuktan donan "kibritçi kız" masalı geçiyor içimden, hani şu Hans Christian Andersen'in yazdığı ve o anda sabah 07.00'den beri saha temizleyen adamın ellerini nefesiyle ısıtmasının görüntüsü geliyor önüme.
Dışarıda kar var ve ben vicdansızca oturuyorum bir büyük sobanın dibinde. Hayatın bana verdiği nimete şükrediyorum belki de acımasızca.
Azığı odunu olmayanı, elektrikle ısınmaya çalışanı, kömürden zehirlenmeyi göze alanı biliyorum. Gırtlağından kesip maça gidenle, milyonlarca euro alıp idman iptal ettirenin arasında bir yerde dengede durmaya çalışıyorum.
Salvatore Adamo'nun söylediği gibi, "Her yerde kar var..."
Ben, "Kalbim senin bu gece" diye devam edebilecek kadar şanslıyım.
İnsanım ise sabah 07.00'de işe gitmek zorunda ve belki de karnı aç ama bir sahayı oynanır hale getirmek istiyor. Yöneticinin birisi, "Boş ver temizleme oynanmasa daha iyi olur", federasyonun bir yetkilisi ise, "Şurayı da temizle oynanması şart" bakışları atıyor. Yayıncı kuruluş ise düşmüş bir kaosun içine ve atmış kucağımıza "Erman Hoca" meselesini.
Bu dengesizliklerde karnım tok sırtım pek ve lapa lapa yağan karı, Can Atilla'dan "Cariyeler ve geceler" dinleyerek seyrediyorum.
Bana göre kar yağışı olmuş bir kış senfonisi.
Hatta rapsodi.
Dünyalar güzeli kahpe İstanbul'um ise oyunlar etmeye kararlı insanıma.
Sahayı küreleyen karnı aç işçim, arkaya dönüp bakıyor gözlerini kısarak. Bir de görüyor ki, temizlediği yeri daha birkaç adım atmadan kar yeniden örtmüş. Hayatla başa çıkmaya yetmeyen gücü, doğa ile nasıl başa çıksın ki?
Ben de herkes gibi "acaba maç yayınlanır mı" diye elimde kumanda ve sıcak salep içiyorum.
"Her yerde kar var" ve ben de herkes kadar vicdansızım...
Banal puan cetveli
Ankaraspor nedeniyle sanal bir puan cetveli yaşadık üç aydan fazla. Puan cetvelimiz hep topaldı.
Şimdi ertelenen maçlar nedeniyle sanal puan cetvelimiz banal bir puan cetveline döndü. Kimin, ne zaman, sıralamanın neresinde yer alacağını hayal bile edemiyoruz.
Bu bakımdan, 5 kulvarda oynayıp da bizden daha az eksik maç bırakan Premier Ligi yakalamak için ne kadar fırın varsa hepsinin ekmeğini yememiz gerektiğini düşünüyorum.
Çakal Carlos
İlich Ramirez Sanchez ya da nam-ı diğer Çakal Carlos...
Bizimki bir öyle bir böyle konuşuyor.
Carlos'un Roberto'su mu, Çakal'ı mı karşımızda.
Belli ki kafası karışık ve bizim transfer nöbeti tutanların da kafasını karıştırıyor.
Bizim sayfa doldurmak zorunda olan transfer ihbarcıları, her nöbet tutuşu birinin geleceği haberini yazmak zorunda olduğu için, yazacak kimse kalmayınca buluyorlar bir yerden "Çakal'dan bir sallama" ve döşüyorlar sayfaya.
Ne var ne yok?
Kewell yok...
Varsa da ancak son 4-5 hafta var...
Jo Avrupa'da yok...
Linderoth zaten hiç yoktu...
Nonda var da yok...
Demek ki biri daha lazım. Çünkü Kewell stoper oynayabildi ama Servet ne kadar santrfor oynayabilir ki?
Tottenham'dan yeni gelecek delikanlı her kulvarda oynayabileceği gibi, sahanın birçok yerinde de oynayabileceği için arka ortaya, orta ortaya ve ileri ortaya, yani omurgaya 3 adam döşeyen G.Saray, havalar düzeldiği zaman ilk yarının üstüne koyarak oynayacaktır.
Varlar yokları geçtiği takdirde!..
POST İT
Biz Portekiz'i ümit takım düzeyinde iki kez yendiğimizde Volkan, Servet, Selçuk Şahin, Okan Koç ve Tuncay Şanlı vardı. Kemal Aslan kaptandı ve Portekiz'e bile gol atıp Cristiano Ronaldo'yu maymuna çevirmişti. Rakibin diğer kanadında da Quaresma vardı.
Bakın bizimkiler nerede, onlar nerede?
Yendiklerimizi almaya çalışıyoruz da alamıyoruz...
S-ÖZ
Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu. Birinciliği beyaza verdiler...
(Özdemir Asaf)
>> Trabzonspor çok ciddi geliyor. Şenol Güneş en büyük rahatsızlığı tedavi etti ve çocuklara özgüven verdi. Onun veremeyeceği tek şey, tribünlere sabır duygusudur. Orada zorlanmaz ise Trabzon ilk 3'ü zorlar.