Ben de bir vatan haini oldum Hakan'ı destekliyorum ve yanındayım. Ersun'un ise karşısındayım ve yetersiz buluyorum. Dörtlük maçın ardından bunu söylediğime göre... Neden vatan haini oldum? Çok sorum var çoook. Sorun da çok. Cevap isteme hakkım da var. "Gerçekleri açıklayacağım ve ülkede yer yerinden oynayacak" şeklinde.. Biz son 8 yılda hiç bir eleme grubundaki iddiamızı ilk iki maçta kaybetmedik. Dünya üçüncülüğünden sonra Portekiz'e gitme şansını, son maçın son 10 dakikasında kaybettik. Bu kez ilk iki maçta Dünya Kupası'na gidemiyoruz. Sakın ola ki, beni felaket tüccarı olarak görmeyesiniz. Çünkü bir süre sonra benim şimdiden yazdığımı derenin suyu bitince yazanlar çıkacak. Kendimizi kandırmayalım ilk defa bu kadar erken kaybediyoruz. Hanımlar, beyler!.. Biz bu gruptan çıkamayacağız. Sistem diye bir karmaşa tutturulmuş gidiyor. Aslında öyle durumlar oluşur ki, bazı maç türlerinde, "Maça ve rakibe göre adam" seçersiniz. Amaca uygun bir adam varsa bunu takıma koyarsınız. Nasılsa iki sene sonra oynatamayacağım diye, bir eleme grubunda puan maçları oynarken "Deneme yanılma" sistemini uygulayamazsınız. Aradaki özel maçlarda, "geleceğin kadrosunu" ama puan maçlarında, "gerçeğin kadrosunu" sahaya sürersiniz. İşte bunu göremedi "Acemi federasyonun acemi hocası." Bazı etkin ve deneyimli isimleri "Erkekçe" göndermek yerine, "dedikodularla yıpratıp kalleşçe gönderme" yolunu seçti. Kıvırtarak hallediyor işini. Takımı bir metre 3 santimlik bir sisteme oturttu. Orta ve ilerinin en uzunu Necati Ateş oluyor. Ersun Yanal yapmak istediğinin arkasında açıkça duramadı ve onun "Lodos yemiş Boğaz istavriti" gibi sallantısının arkasına sığındı, Levent Bıçakçı ve arkadaşları. Sisteme bakın.. Nihat, Gökdeniz, Fatih ve Necati saldıracak, 4'lünün içinde en pivot Necati olacak. O da forvet arkası oynarken topu şişireceksiniz. Bu mu sistem?.. Disiplin derseniz, bırakın iki çocuk babası Hakan Şükür'ü, Nihat Kahveci sendromu bile yeterlidir bu yeni yetmelerin disiplin anlayışını bir kesit atıp göstermeye. Soru 1: Gürcistan maçının soyunma odasında "Hır" çıkaran Nihat Kahveci değil miydi? Kadroda yoksam, oynamam demedi mi? Baskıyla bir sonraki Yunanistan maçının ilk 11'ine girmedi mi? Örtbas edilmeye çalışılan bir gerçek yok mu orada? Neden Hakan'ın "olmayanlarını" görmeye çalışıp, Nihat'ın "Olanlarını" görmezden geliyorsunuz. Çünkü Milli Takım'a kulüp gözlüğüyle bakıyorsunuz. Soru 2: Gürcistan maçında oyundan alındığı için "Hır" çıkarmayan Hakan Şükür, Yunanistan'da hocasının bilgisi dışında mı çıktı da ısındı? Kenara geldiğinde yüzüne bakmayan Ersun Yanal'a tepki mi verdi? Eğer oyunda kalsaydı, Gürcistan 86'da beraberlik golünü atabilir miydi? Şimdi sizlere açıklayacağım gerçekler için lütfen sıkı durun. Çünkü bunları bir süre sonra başka bir yerlerde de okuyacak ve konuşulurken duyacaksınız. Şimdi açıklayacaklarım benim komplo teorilerim veya sanal senaryolarım değil. Çok yakın bir gelecekte önünüze gelecek gerçeklerdir. Gerçek 1: Gürcistan maçında arka direğe atılan kafa topuna Hakan yükselir ve yere doğru kafayı vurur. Kaleci son anda ayaklarıyla golü önler. Hakan ilk defa "Golcü" gibi davranmıştır. Oysa 6 pasın uzak köşesinde Tuncay boş durmaktadır. Hemen ardından topu Tuncay'a indirmediği için ve çerçeveye vurduğu için Hakan oyundan alınır. Ersun Yanal kenara gelen Hakan'ın yüzüne bile bakmaz ve ipini çeker. Çünkü meselenin içinde F.Bahçe vardır. Gerçek 2: Şükrü Saracoğlu'nda Hakan Şükür kaptan çıkmamalıdır. Bu mevcut duruma yakışmaz. Durumdan vazife çıkartan Ersun Yanal da halkın değil, halkı yönlendirmeye çalışanların gerçeğini uygular. Bir düşünün, Hakan 500. golü atsa, milli gol sayısını 50'lere taşısa, milli olma sayısı 100'e yanaşsa ve koşup Ersun'a sarılsa, yakışık alır mı? Çünkü mekân Kadıköy. O nedenle Rüştü kaptan çıkmalı. Gerçek 3: Bir G.Saraylı 100. yılda 100. kez milli olmaya Kadıköy'de adım atarsa ve kazara 500. golü atarsa, Ersun Yanal sıkıntı çekmez mi? Tekrar söylüyorum; ilk soruların cevapları ortaya çıkmaya başladığında, son gerçeklerin tartışıldığını göreceksiniz. Ve o zaman siz bulacaksınız gerçek vatan haini kim?.. Aristo düzlüğü!. Ersun Memnun Takımı yeni sistemiyle (!) ve Hakan Şükür'süz olarak 4 gol attı. Danimarka'ya da rezil olmazsa bir torba zaman kazanacak. Ondan sonra o düşünecek, devlet de ona aylık ödeyecek. F.Bahçe memnun Hakan Şükür Kadıköy'de kaptan çıkamadı, 500. gol bir G.Saraylı'ya Fener'in mabedinde kısmet edilmedi ve kaptan çıkan Rüştü oldu ve üstelik gol yemedi. Beşiktaş memnun Hakan Şükür disiplinsizlikten kadro dışı kalırken, Beşiktaşlılar'ın iftiharla sunduğu ve isyan çıkartmasına rağmen ilk 11'de oynayan Nihat bir de gol attı. Trabzon memnun İki Trabzonlu 3 gol attı. 500 ve 501. gol Fatih Tekke'den geldi. G.Saray memnun Hasan Şaş 500. golün asistini yaparak tarihe geçti. Necati yeni sistemin (!) yeni yıldızı oldu. Eh Bülent Korkmaz da kadrodaydı. Vatan hainleri memnunsuz Türk Milli Takımı'nın futbolu bilmeyen bir takıma karşı abuk - subuk ve sistemsiz oynadığını gördüler. Olası Danimarka felaketinin acısını yaşıyorlar. POST-IT Japonya'ya telefon edilecek, Michael Schumacher'i Ferrari Takımı'na artık almamaları söylenecek. Gerekçe sisteme uymamasıdır. (Ersun YALAN) Şavulla ama çuvallama!. Sevdiğim - sevmediğim, katıldığım - katılmadığım tüm yazarlar aynı şeyi yazdı: "Madem pivot santrforun sisteminde yeri yoktu, niye en uzunu Necati olan forvetine top şişirdin?" Düz mantığa göre senin Türkiye'de yenemediğin Gürcistan, senin Türkiye'de yenebildiğin Kazakistan'a, Kazakistan'da iki tane çaktı. Sen böyle bir takımı sistem gösteremeden yendin. Oynamayı bilmeyen ve beceremeyen bir takımı şavulladın. Ama Danimarka başka bir şeydir. İçerideki Türkiye maçı onlar için nokta hedeftir. Dört önemli eksiğine rağmen geride bol uzunlu ve faulsüz şarjı, üstelik savunmayı çok iyi bilen ve kısa bölümler halinde bile olsa Yanal'ı şaşkına çevirebilecek kadar seri oynayabilen Danimarka, kendi açısından grubun finaline çıkıyor. Ayrıca sanma ki, Yunanistan'la Ukrayna sana çalıştı. Tam tersine, Yunan oradan bu sistemle, bu kadroyla senin çıkartamayacağın puanı çıkardı. Bir vatan haini olarak iddia ediyorum ki, Yanal bu grupta üçüncü olsun, ben onu çok başarılı sayacağım. Evde futbol!. Bizim ev futbolla ister istemez iç içe yaşıyor. Ayâlim de eş durumundan dolayı topla haşır - neşir oluyor. Yani evin hanımı topa ilgili ama kadınsı yaklaşmadan da kendini alamıyor. Önceki gün bana şöyle seslendi: "Ümit koş bak. Vanilyaspor ile Sardalyaspor maçı başlamış. Hem de maç 1-1 başladı. Nası oluyo bu?" Koştum tabii. Bir de ne göreyim. Vestel Manisaspor ile Antalyaspor karşı karşıya ve ikinci devre başlıyor, köşede 1-1 yazıyor. Onun futbola ilgisi, Ersun Yanal'ın yeni saç modelinin iyi olduğu, Hakan Şükür'ün çok düzgün bir adam olup hiç Reyna'larda gözükmediği, Rüştü'nün at kuyruğunu kesip daha yakışıklı olması, Necati'nin hangi berbere gittiği ve kaleci Ömer'in gerçekten kel olup olmadığı şeklindedir. Doğal olarak sistem mistem anlamaz. Yani evimdeki hanımın Ersun Yanal'dan pek bir farkı yok gibi!.. İleri üçlü!. Türk sporunun ileri üçlüsü Kadıköy'de maç seyrediyor. Ortada Recep Tayyip Erdoğan, sağında Mehmet Ali Şahin, solunda Mehmet Atalay. Bu üçlü göreve başladıktan sonra önce Şenol Güneş, sonra da Hakan Şükür kurda kuşa yem oldu. Yeni hocamızı öne düşen saçlarıyla daha çağdaş ve daha karizmatik olarak sunanların öne çıktığını gördük. Ancak bir "felaket tüccarı olarak" söylemek görevimdir. Türk sporunun ileri üçlüsüne, Ersun Yanal'ın yeni sistemi ve yeni kadrosunu Danimarka'da seyretmeye gitmemelerini öneriyorum. S-ÖZ Delikanlı olan hoca, ortası delik nane şeker yemez. Hakan Şükür'ü bir daha asla oynatmaz. Vatanını seven hoca ise Kâzım Kanat'a 10 numarayı verip takıma beyin yapar. (Ümit Aktan)