Hiperaktif çocuk

A -
A +

Kupa gecesinden iki adama özellikle dikkat etmenizi istiyorum. Çünkü ben öyle seyrettim. Biri Ümit Karan... İnanılmaz bir gece yaşadı. Kolayını ve düzünü yapsa, bir torba gol atacağı maçta, "Evin hiperaktif çocuğu gibi" doruklarda dolaştı ve hep sanatsal goller aradı. Zaten her maçta da kavga edecek bir rakip oyuncu buluyor mutlaka. "Tutulması imkansız ama tutmasanız da olur" bir gecesindeydi. Diğeri ise Hasan Kabze... Mükemmel iki asist, ortaların gerisine hep yardım ve hiç zorlanmadan sade ve yalın ama mükemmel bir gol vuruşu. "Gol olması için topun kaleye doğru vurulması gerekir" sözünün kanıtı sanki. Ümit hep kendine, Hasan ise takımına oynadı yani. Biri iyi bir forvet ve oyunun yaramaz çocuğu... Diğeri ise tam bir striker... Malatyaspor iyi bir takım olma yolunda sağlıklı adımlar attığının sinyallerini verdi. Takım halinde gidip gelmeyi, topluca kapanıp açılmayı, Ziya Doğan "Doğal refleks" gibi yaptırır olmuş. Her geri topta takımı tir tir titreten Aykut'un iki mükemmel refleksi olmasa, Malatyaspor "Alışkanlık haline getirilmiş doğal refleksiyle" maçı erken koparıp farka da gidecekti. Bir de Heinz... Tam "Memleket havasına" benzer bir ortam bulmuş, ama sanki "Antalya sıcağına" çıkmış gibi, "Bitse de gitsem" havasındaydı, oynayamadı ve erken gitti. Hatta yoktu... Ayağa pası çok iyi yapan Malatyaspor, final tercihlerinde çok hata yapınca, G.Saray'ın "Bol forvet az defans" dizilişinde ortaya çıkan arkadaki boş arazilerine bir gol daha dikemedi. Hafiften angarya kokan maç, hiperaktif çocuğun dakikalar ilerledikçe sükunete ermesiyle, mülayim bir kupa maçını da geçti ve son dakikaları tam bir "angarya" havasına döndü. İki takımın da eksikleri vardı. Ama G.Saray'ın tamamken de rakibine sunduğu boşluklar var. Belki de ceplerin boşluğundan...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.