Hop hop star topstar

A -
A +

Sanmayın ki moda bana da bulaştı, bir star da ben seçeceğim. Tam tersine topstar deyince belki sizler Fatih Ürek seçilecek diye ilk aklınıza gelen düşünceyi farkedebilirsiniz ama benim kastettiğim 450 gram kadar gelen meşin yuvarlak. Peşine takıldığım yuvarlak, milyonların peşine takıldığı yuvarlaktır. Burada Starcılar'ın önemli bir kayıbını da vurgulamak istiyorum. Çünkü 1990 yılından beri star kelimesinin etrafında dans ederek bütün varyasyonları denemişlerdi. Ne zaman ki, Star Televizyonu tepetaklak inmeye başladı, ortaya bir Popstar, Türkstar çıkıverdi. Şimdi aslında bu tür bir star seçmek en çok onlara yakışırdı. Oysa star kelimesinden türetme reyting canavarlıklarını bir tek Star Televizyonu kullanamıyor. Onları anmışken Telegol ailesine de yürekten geçmiş olsun diyorum. Ahmet Çakar'ı Yüce Allah'ın çoluğuna, çocuğuna bağışladığını düşünüyorum. Pazar gecesi Telegol yayınında çok güzel bir döküm yaptılar ve futbolun mafyalaşmasıyla ilgili bütün bilgileri alt alta koyup verdiler. Hıncal ayağından, Kaya baldırından, Abdullah Çevrim orasından burasından, Engin kalçasından vurulurken, mahkemelerde sürünen hakemler, tekrar tekrar oynanan maçlar, geceden stada girip reklam panoları altında iki gün bekleyen manyaklar ve bir çiçeğe gizlenmiş silahlar... Bunların hepsi verildi de, kendi stadının basın tribününde misafir başkanın korumaları tarafından tartaklanan eski ikinci başkan Fatih Altaylı es geçildi. O da bu teröre uğramıştı. Oysa Telegol zamanında Aziz Yıldırım'ın adamlarını ve korumalarını haber yaparken, Altaylı'ya gıcık olduğu için olayı kınamak yerine neredeyse destekliyordu. İri bir çuvaldız dışında yürekten geçmiş olsun diyorum. Ayrıca Ahmet Çakar'ı susturmanın doğru ve çok kolay bir yolu var. Öyle silah al, kurşun temin et, çiçekçiye git, buket yaptır, ardından saatlerce bekle, bunlara hiç gerek yok. Onu susturmanın ve hatta öldürmenin en kolay yolu, kumandanın en üstündeki bir kırmızı düğmedir. Kolay ve ucuz yoldan televizyonu kapatırsınız, ne Ahmet Çakar kalır ne de Telegol. Ama topstarlar uğruna hop hop oturup kalkmaktan belediye seçimlerini bile bir kenara ittik. Aslında akıl kârı değil belediye başkanlığına veya muhtarlığa aday olmak... Türkstar veya Popstar'lardan birine aday olun, kazanamazsanız bile elemede yapacağınız tuhaflık size hemen geri döner ve hayatta yırtma şansınız daha fazla olur. Büyük derbinin Popstar'ı da maalesef hakem İsmet Arzuman oldu. Benim çok beğendiğim ve takdir ettiğim Arzuman, nedense yorumlarında hep bir tarafa zarar vermemeye çalıştı. Eyyam yaptı... Yerdeki Orhan'a basan ve iten Nobre'yi uyarmadığı gibi, Volkan'ı oyundan atıverdi. Volkan'ı atması çok doğruydu ama bir öncekinde Orhan'ı azarlayacağına, Nobre'ye "Biraz yavaş ol koçum" bile dese benim için yeterdi. Sonra Orhan'ın bileğine bir daha basılıyor, ardından Prates'in bileğine basılıyor, yan hakem Adil Sinem de birden bire kuşları saymaya başlıyor ve gidip gol oluyor o pozisyon... Yerde bir adam varken, ne F.Bahçeliler dışarı atıyor ne de hakem dışarı atın diyor. Topu dışarı atmak yerine F.Bahçe golü atıyor... Sahaya da sidikli petler atılıyor... Bülent Yavuz kurguladığı Türkiye Ligi'nin bir hizmetkârı haline getirdiği İsmet Arzuman ve Cem Papila'yı da diğer hakemlerin arasına katıp sistemi muazzam yürütmeye başlıyor. Şansa dansa!. F.Bahçe hem kendini düzeltti hem de önüne gelmiş anormal fikstür şansını mükemmel kullanıyor. Sen git, aklı Roma'da olan G.Antep'e 5 tane at, 48 saatlik Villerreal turşusu G.Saray'a üstelik yeniden İspanya'ya 3 gün kala galip gel. Şimdi de Parma'dan turşusu çıkacak G.Birliği'ne git. Bu nasıl bir fikstür şansıdır? Bu takımlarla bu maçlar bundan uygun bir zamanda oynanamazdı. Geçen yıl G.Saray'ın çabaladığı gibi Beşiktaş da boşuna çabalamasın. MHK hep bir aileyiz, güçlüyüz, bir zincir gibi sağlamız diyordu. Ama.. "Bir zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır.. " Usturup!.. Geçenlerde bir haber okudum, mankenlerimizden Tuğba Özay assolist olacakmış. Olabilir. Belki çok da başarılı olabilir. Ama bana gerekçesi biraz tuhaf geldi. Özay, "Usturuplu bir yorumum var" dedi. Yakında "Çekilin bana bırakın" diyerek her an bir açık kalp ameliyatına da girebilir. Çünkü kendileri, "Yüksek usturup okulu" mezunu... Çiçek!.. Pazar günü öğleden sonra Kadıköy'e gelen 2.100 kadar G.Saraylıyı F.Bahçeliler çiçeklerle karşılamış. Müthiş zarif bir hareket ama ben çok korktum. Ahmet Çakar'a da çiçek vermeye kalkmıştı birisi, sonra hocadan kurşun ayıkladılar. Bundan sonra kendi adıma çiçek istemiyorum, şayet çok istekliyseniz TEV'e bağışlayın lütfen.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.