------------------------------- Delikanlımızın burada huzuru yoktu. La Liga'da oynadığı iki tam iki de yarım maç var ve daha bir tekme bile yemedi. Rahat rahat pasını da veriyor, topla gezinebiliyor da. Oysa burada ona vurmak, o tarz oyunculara baltayı çekip saldırmak mubahtır. ------------------------------- Güle güle Türk çocuğu.. Hoş geldin dünya vatandaşı.. Artık ne pantolonunun rengi, ne de nerede yemek yediği mekan konu edilebiliyor. İdmanını yapıyor, maçına hazırlanıyor, çıkıp attırıyor, atacağı günler de kapıda.. Tüm konuşulanlar topu nereye nasıl attığıyla ilgili. Belli ki kız arkadaşıyla el ele sokağa da çıkabiliyor, istediği yerde baş başa yemeğini de yiyebiliyor. Çünkü orada Piquet'nin Shakira ile olan ilişkisi değil, attığı kafa golü haber oluyor. Burada "haber oluşturan muhabirler" çoğunlukta, "haberi kovalayanlar" yerine. Futbol aleminin muhbirleri sürekli olarak "adama köpeği ısırttırma" peşinde.. Onun gittiği ülke o nedenle dünya kupasını kazanıyor, Avrupa şampiyonu olabiliyor, istediği an istediği takımı istediği yerde yenebilecek bir takıma sahip oluyor. O ülke, o nedenle bir Nadal'a sahip.. O nedenle oranın basketbolcuları Avrupa şampiyonu oldu. 50-60 milyon EURO'ya satılan oyuncuları var. Orası spor ülkesi, burası futbol ülkesi bile değil.. Orada spor yapan, iyi oynayan kazanabiliyor. Barcelona ve Real Madrid kaybedebiliyor orada. Kaybettiklerinde kimse sokakta yürüyüş düzenlemiyor, hiç bir yönetici hakemi suçlamaya kalkmıyor.. Oynamak isteyenin yanında yer alıyor sistem. Çok bilmiş spor yazarları orada da var ama buradaki kadar ciddiye alınmıyorlar. Kafasının arkasındaki yumruya gizlenmiş art niyetli yorumlar itibar görmüyor orada. Biri hoşuna gideni söylemediğinde hemen "düşman" ilan edilmiyor orada. Burası hala daha "oryantal" yöntemlerle geçiriyor gününü. Oyunu geliştirmek yerine; "yenelim de nasıl yenersek yenelim" sistemi yürürlükte hala.. Doğru yerdesin dünya vatandaşı Arda.. Bir Türk çocuğu olarak gönderdik seni ama bir dünya vatandaşı olduğunu görünce, geri almaya hiç niyetimiz yok. Orası sana, yakında dar bile gelecek.. Daha yukarı çıkacaksın, daha büyük olacaksın.. "Birinci olmaya değil, ilk olmaya çalış" derler. Bunu ancak sen yapabilirsin.. Sakın özleyip geri gelmeye kalkma.. Çünkü buraları bıraktığın gibi.. Birbirimizi yemeye devam ediyoruz.. POST-İT Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligine katılamadığı için kaybettiği parayı neredeyse geriye almak üzere. Muhteşem bir çabayla hem paraya hem de puana çevirmeyi başarıyorlar kriz denilen şeyi. Sportif ticarette dünyanın ilk beşine koyarım onları. Çünkü.. "Öldürmeyi haklı çıkarmanın tek yolu, bir savaş nedeni bulmaktan geçer." Bulaşığı bırak, maça gel Dün gece Kadıköy'de "kadınlar matinesi" yapıldı. Bir çok evde, işten yorgun argın gelen adamlar şöyle bir not buldu masanın üstünde: "Kocacım, maça gittim, dolapta fasulye var ısıt, ye.." Bazı adamlar da stadın kapısında yaptı şamatayı, sonra da maçtan çıkan eşine sordu "gol nasıldı" diye.. 8-10 yaşındaki yavrudan dinledi Alex'e yapılan faulü.. Yarın kahvede diyecek ki; "Karım söyledi, vallahi penaltıymış.." Ve belki de.. Yemin etti bir daha "maça gidip kudurmamak" üzerine.. Ya da ilk fırsatta maça gidip, stadı rakibinin ve Federasyonun başına yıkmak üzerine.. Alekis Efendi Osmanlı tarihi "devşirme harikalar" dünyasıdır. Alekis'i devşiremedik ama bizden biri gibi gösterdi kendini, biz de bizden biri olduğunu kabullendik. Bana göre "Bon pour L'Orient" denilen, "şarkta iş yapar ancak" diye kapitülasyon artığı bir Fransız deyiminin cuk oturduğu bir yerde durmaktadır. Allah vergisi bir "beyin-kas koordinasyonu" sahibi. Sayılı "intikal çabukluğu ve yeteneği" sahibi oyunculardan. Ancak 3-5 futbolcuda rastlanabilecek bir "çevre kontrolü" becerisi sahibi.. Olabileceği en doğru takımın en doğru yerinde.. Alın oradan.. Enkaz kalır geriye Alekis efendiden.. Çünkü çağımızın futbolunun istediği hiçbir özelliği kalmaz geriye. O bir "Bon pour L'Orient" dır ve şark hizmeti harikasıdır. S-ÖZ Günün adamı olmaya çalışma, gerçeğin adamı olmaya çalış... Çünkü gün değişir, gerçek değişmez. Dikkat ettiniz mi; Arda'nın 4 çok önemli gol pası oluştu. Hiçbir golden sonra kimse ona koşup kutlamadı. "Hak verilmez, alınır" diyerek bekleyelim..